logo

10 Kasım 2019

Direnişin ve cazın hikayesi Abdullah İbrahim


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

Yıllar önce Güney Afrika’ya gittiğimde modern cazın baş besteci- piyanistlerinden Abdullah İbrahim’in canlı konserini izlemeyi çok istemiştim. Bu yüzden de Cape Town’a iner inmez konser derdine düşmüştüm. Evet İbrahim’in konseri vardı, ama bizim dönüşümüzden bir gün sonra… O gün Abdullah İbrahim’i dinlemek nasip olmadı ama, sonunda 2017 Akbank Caz günlerinde onu dinlemeyi başardım.

Şu günlerde Abdullah İbrahim’in Cape Town’da aldığım ‘Best of’undaki parçaları dinliyorum. Albümün üzerinde yer alan resimdeki Abdullah İbrahim ağır ve sessiz bir ifadeyle dinleyicisine sürgünün, müziğin ve direniş mücadelesinin hikayesini anlatıyor gibi bakıyor sanki…

Güney Afrika dönüşü ilk kez yağmurlu bir gecede dinlemiştim ‘best of’u… Gökyüzünü kara bulutların kapladığı gecede Yergök birbirine karışmış, gümbür gümbür bir yağmur başlamıştı, adeta müzikle bereket aynı anda iniyordu dünyaya…

Güney Afrika cazının dönüm noktası olan İbrahim,

1960’lar ve 70’ler boyunca Afrika’nın slumyard’larında, siyah gecekondu yerleşimlerinde filizlenen Marabi müziği ile ‘cazda klasik modernitenin simgesi haline gelen bebop’ arasında bileşim yakalamayı başarmış bir sanatçı.

Abdullah İbrahim, Güney Afrika’nın ağırlaşan Apartheid koşullarından dolayı ülke dışına çıkmak zorunda kalır. Önce Avrupa’ya gider ve Duke Ellington tarafından keşfedilir, oradan Amerika Birleşik Devletleri’ne gider ve sonra da Afrika’ya dönüp Swaziland’a yerleşir. Swaziland, tıpkı diğer ırkçılık karşıtı faaliyetlerde olduğu gibi, Abdullah İbrahim için de bir dönem sürgün yeri olur.

İbrahim 1974’de Cape Town’a döner ve 1976’ya kadar Afrikalı müzisyenlerle çalışır. Soweto Direnişi sonrasında Apartheid karşıtlığının simgesi haline gelen o ünlü Mannenberg adlı parçasını yapar. 1976’da ırkçı hükümetin baskılarına dayanamayan İbrahim Güney Afrika’dan ayrılır ve demokratik rejim gelene kadar ABD’de kalır ve 1992 yılında ülkesine döner.

1990’lı yıllar Abdullah İbrahim için Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde gerçekleştirilen filarmonik orkestralar eşliğinde konserlerle doludur ve 1998’de yayınlanan African Suit ile 2000 yılında çıkan African Symphony albümleri müzik eleştirmenlerinden tam not alır.

1968 yılında Müslümanlığı seçmesiyle, yola çıktığı müzikal esin kaynakları arasında bir ilinti kurmak ne kadar doğru olur bilemem ama, hayatının önemli bir bölümünü zehir eden ayrımcılığa karşı verdiği mücadelede İslam’ın önemli bir direnç ruhu oluşturduğu muhakkak.

Evrensel bir müziği kucaklayan Abdullah İbrahim’i “bugünlere taşıyan, müzisyenliği dahil tüm hayatını belirleyen üç temel kavramdan oluşan üçgenin bir ucunu Duke Ellington, piyanis olarak kendisi ve caz müziği olarak tanımlarsak, diğer iki ucunu Güney Afrikalı bir siyahın maruz kaldığı ayrımcılık, hatta devamında kendisini Müslüman olmaya götüren yol ve yine aynı sürecin birbirinden ayrılmaz parçası olarak 1965 yılında evlendiği caz şarkıcısı eşi Sathima Bea Benjamin olarak belirlemek kaçınılmaz olacaktır.” (Cazkolik.com/2010)

(KARAR)

Etiketler:
Share
392 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...