logo

29 Ocak 2019

Din ve siyaset


Taha Akyol
t.akyol@gmail.com

Falanca siyasi partiye oy vermenin “mahşerde berat belgesi olacağını” söylemek, bütün İslam tarihinde yaşanan bir problemin dışavurumudur: Siyasi gücü artırmak ve meşrulaştırmak için dinin kullanılması…

Zihnimizi güncel kavgalarla kısıtlamayıp daha kapsamlı düşünmeliyiz bu fevkalade ciddi problemi: Din-siyaset ilişkilerinde ve din-hukuk ilişkilerinde yaşanan karışıklık…

Bu, İslamiyet’in tabiatından gelen bir problem değildir. Avrupa’da da 18. Yüzyıla kadar mutlak kralların “Tanrı tarafından atandığı”na inanılıyor, kralların meşruiyeti bu varsayıma dayanıyor, kanlı din savaşları yaşanıyordu.

Hadisler bile uyduruldu

İslam tarihinde din-siyaset ilişkilerindeki ağır sorunları anlamak için değerli hadis âlimi Mehmed Said Hatiboğlu hocamızın “Siyasi İçtimai Hâdiselerle Hadis Münasebeti” adlı eserini mutlaka okumak lazım. (Otto Yayınları)

Hz. Ali’ye karşı Muaviye’nin iktidar mücadelesinden başlayarak nasıl siyasi hadisler uydurulduğunu örnekle anlatır. Peygamber Efendimizin Muaviye’yi, hatta Yezid’i öven sözler söylediğine dair Emeviler zamanında hadisler uydurulmuştu.

Abbasiler zamanında da onları öven uydurma hadisler.

Mezhep taassubuyla, İmam-ı Azam’ı lanetleyen uydurma hadisler ortaya atılmıştı.

Güç ve taraftar kazanmak için…

Sünni-Şii kutuplaşmasının temelinde hilafet yani iktidar kavgası vardı.

Bugünkü Müslüman toplumlara bu tarihin aktardığı en önemli sorun, dini referanslarla karışmış siyasi kültürdür. Onun için hâlâ siyasi güç mücadeleleri dini referanslarla veya karşıt radikal tavırlarla yürütülüyor!

Allah’ın yer yüzündeki gölgesi!

Muhterem Hatiboğlu hocamız, bu din-siyaset karmaşasının eski âlimler tarafından eleştirilmediğine dikkat çekiyor. Din referanslı hilafet ve saltanat kavgalarını tahlil etmek, hatalarını tespit etmek ve dersler çıkarmak yerine “içtihat farkıdır” deyip geçtiler.

Hocamızın deyişiyle “onların muhakemesini Allah’a bırakarak bütün olmuş bitmiş şeyleri külleyivermek cihetine gidilmekle her şey hallolunmuş sanıldı.” (Aynı eser, s. 148)

Otoritenin böyle kutsanması hükümdara “Allah’ın yeryüzündeki gölgesi” denilmesine kadar tırmandı. Kendini böyle gören hükümdarların egosunu ve boyun eğmeyen âlimlere yaptıkları zulümleri düşünün.

Cevdet Paşa dönemin hukukçularını kast ederek “ağız açmaya korkarlardı” diye yazar.

Bu siyaset-din karışıklığı yüzünden “kanun” fikri ve “kamu hukuku” gelişmedi. Osmanlı’nın yükselme dönemi İslam tarihinde hukuk bakımından da en ileri dönemdir ama nasıl bozulduğunu daha 17. Yüzyılda Koçi Bey risalesinde okuyabilirsiniz.

Gannuşi’nin sözleri

Avrupa’da ise tarihi ve sosyolojik sebeplerle 17. Yüzyıldan itibaren gelişen bilimsel düşüncenin bir boyu da “siyaset bilimi”nin ve “hukuk” düşüncenin gelişmesiyle otoritenin sorgulanması olacaktı.

Montesquieu, 1748’de “Kanunların Ruhu”nu yayınlayacak, “kuvvet ayrılığı”nı savunacaktı.

İslam dünyasında da 19. Yüzda siyaset-din karışıklığının sakıncalarını görenler oldu, bizde Tanzimatçılarla İkinci Meşrutiyet İslamcıları böyledir. Türkiye’nin hukuki ve kurumsal modernleşme geleneği vardır; diğer İslam toplumlarında bu çok daha cılızdır.

Toplumsal düzeyde ise asırların yarattığı bu karışıklık hâlâ hayli etkilidir. Hâlâ siyasi propagandada dini motifler çok yoğun olarak kullanılıyor, somut sorunlar ve rasyonel çözümler bu ölçüde konuşulmuyor.

Tunus’taki İslami hareketin âlim ve bilge lideri Raşit El Gannuşi bu ağır sorunu görüyor ve bakın ne diyor:

“Tunus artık bir demokrasidir. Dini faaliyetleri ve siyasi faaliyetleri birbirinden ayırmak istiyoruz. Bu siyasetçiler için iyi olacak çünkü artık çıkarları için dini manipüle etmekle suçlanmayacaklar. Din için de iyi olacak çünkü artık siyasetin rehinesi olmayacak.” (AFP, 29 Mayıs 2016)

Samimi dindar bir insan özel ve siyasi hayatında dinin manevi ve ahlaki kavramlarını normal olarak elbette kullanır ama bunun siyasi propaganda için kullanılması dine de hukuka da büyük zarar vermektedir.

Dindarlar, siyasi sorunların dine yüklenmesine sebep olmaktan özellikle sakınmalıdır, değil mi?

Din için de siyaset için de salim yol özgürlükçü demokratik laik hukuk devletidir.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
665 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...