logo

12 Aralık 2018

Din eğitimimiz: Bin yıl önce, bin yıl sonra


admin
yeryuzubasin@gmail.com

İslâm ülkelerindeki din eğitiminin Nizamiye Medreselerinden bile daha geride olduğunu birkaç defa yazmıştım. İşte bunun açık kanıtlarından biri:

Aşağıdaki alıntılar, bin yıl önce kurulan Nizamiye Medreselerinin hem öğrencisi hem baş müderrisi olmuş Huccetü’l-İslâm el-Gazâlî’nin, bir ara öğrencilerine de okuttuğu İhyâu ulûmi’d-dîn adlı kitabının “İyiliği yaymak, kötülüğü önlemek” başlıklı 19. bölümünden.

Yol kenarlarına yolu daraltacak, gelip geçenleri rahatsız edecek şekilde hayvan bağlamak, muhtesibin (zabıtanın) engellemesi gereken bir ‘münker’dir (çirkin ve yasak eylemdir), Sadece inme-binme ihtiyacını karşılayacak kadar bırakılabilir. Çünkü yollar ortak faydalanma alanlarıdır. Dolayısıyla hiç kimse oraları -ihtiyacı kadarının dışında- kendi özel menfaati için kullanamaz. Bu konuda uyulması gereken kural, adet olarak yollar hangi ihtiyaçlar için açılıyorsa onların dışında başka ihtiyaçlar için kullanmamaktır.”

Buradaki “hayvan bağlama”nın yerine mesela “araba parketme”yi yazarsanız, bunları günümüzde yazılmış bir kitaptan okuduğunuzu düşünürsünüz. Bu gerçekten dikkat çekici; ama bundan daha önemlisi, bu kuralın “Din İlimlerinin İhyası” adını taşıyan bir eserde yer almasıdır. Müslümanların Kur’ân-ı Kerîm’den sonra en çok okudukları kitap diye bilinen, yaklaşık bin yıl önce yazılmış bir eserde bile bu bilgi ve hükümler bu kadar net bir biçimde ifade edilmişken, günümüz dünyasında trafik ve park kurallarının en fazla ihlal edildiği ülkelerin İslâm ülkeleri olması, din eğitimi ve öğretimimizin ne kadar sorunlu olduğunu göstermeye yeter.

***

İkinci alıntı aynı bölümden. İlki hayvan haklarına, ikincisi çevre sağlığına ilişkin iki kuralı içeriyor:

(a) Hayvanlara taşıyabileceklerinden fazla yük yüklemek münker olup, sahiplerinin bundan menedilmeleri gerekir.”

(b) Kasap esnafı dükkânlarının önünde hayvan kesiyor ve akan kan yolu kirletiyorsa bu da münker olup zabıta tarafından engellenmelidir… Çünkü yolda hayvan kesilmesi, geçişleri engellediği gibi ortalığa pislik yayılması ve insan tabiatının bu tür atıklardan tiksinmesi yüzünden insanlara rahatsızlık verir. Yol kenarlarına gelip geçenlerin ayaklarının kaymasına, paçalarının kirlenmesine neden olacak şekilde çöp atmak, su akıtmak…, bu gibi şeyler ‘münkerat’tandır.”

Bu büyük âlimimiz bu tür sorunları ta o zamanlar dinin konusu yapıp derslerinde okuturken, engellenmesi yönünde fetvalar verirken ondan bin yıl sonra bile İslâm toplumlarının bir çevre ve kent sağlığı bilinci oluşturamamış olması nasıl açıklanabilir?

***

Kendisi de İmam-Hatip Lisesi mezunu olan tanınmış bir hukukçu dostum, İstanbul Müftüsü olduğum yıllarda trafik kurallarına uymanın önemine dair bir Cuma hutbesi dinlemişti. Bana, “Trafik kurallarının dinle, hutbeyle ne alakası var! Herhalde devlet yetkilileri elinize tutuşturup ‘bunu okutun’ diyorlar, siz de okutuyorsunuz” demişti. Genellikle toplumumuzun da bu kanaatte olduğunu biliriz. Halbuki Peygamberimiz, bütün muteber kaynaklarda geçen hadislerinde Müslümanı, “eliyle ve diliyle diğer Müslümanlara zarar vermeyen kimse” olarak tanımlıyordu. Sadece trafikteki kural ihlalleriyle bile birbirimize ne kadar zarar verdiğimizi bir düşünelim! Bu dinin Kutsal Kitabı, haksız yere bir cana kıymanın, bütün insanlığı öldürmek kadar ağır bir günah olduğunu söylerken biz, her sene binlerce cana mal olan trafik kuralı ihlallerini dinin ve ahlakın ilgi alanının dışına attık.

Bizdeki bu defolu din ve ahlak anlayışı nereden geliyor? Tabii ki din eğitimimizdeki arızadan… Çünkü her seviyedeki din eğitimi ve öğretimimiz, bugünü yaşayan insanımızın işlerini “sâlih amel” yapacak kaliteyi kaybetti. İnsanımızın pratik hayatına, birkaç haftada öğrenilebilecek eksik bir ilmihal bilgisinin dışında hiçbir şey vermiyor. Maalesef neredeyse bütün İslâm ülkelerindeki gerçek bu.

/KARAR)

Etiketler: » » » » »
Share
465 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...