logo

18 Aralık 2018

Değerler aşınması ve ahlâkın ikamesi!


D.Mehmet Doğan
m.dogan@gmail.com

Türkiye’de din veya ona bağlı değerler konusu Cumhuriyet’ten sonra bir anlayışa göre kesin olarak çözülmüştü. Dinin değerler alanındaki görünürlüğü tamamen ortadan kaldırılmalıydı. Din örtünmeyi emrediyordu, alabildiğinde açılmalıydı; din içkiyi men ediyordu, içki tüketmek değer haline getirilmeliydi. Din ahlâkı zorunlu kılıyordu, ahlâk önemsizleştirilmeliydi.

Bütün bunlar gerçekte laiklikle ilgili uygulamalar mıdır?

Doğrusu laiklik, yani 1920’lerdeki ifadesiyle “lâdinilik”, işin merkezindeydi, fakat Kâzım Karabekir Paşa’nın kayda geçirdiğine göre, şimdiki CHP’nin kökü olan Cumhuriyet Halk Fırkası yurt sathında lâdini (dindışı) ve lâahlâkî (ahlâkdışı) klüpler kurmaya başlamıştı!

Bu uygulamadan Cumhuriyet laikliğinin anlamını çıkarın bakalım!

Dinin reddi, ahlâkın reddi… İnsanın sadece fizikî varlığının esas alınması. Pozitivizmle pragmatizmin baş tacı edilmesi.

Dindarların bu dönemlerdeki var olma mücadelesi aynı zamanda ahlâkın ikamesi mücadelesi idi. Bu mücadelenin bütün mahim şahsiyetleri esas olarak ahlâkiliğe vurgu yapmışlardı. Dinin yaşanılırlığı toplumun sağlıklılaştırılması, insanın yücelmesi ahlâkilikle mümkündü. Din teorik olarak bütün iyilikleri, güzellikleri, ahlâkilikleri ihtiva ediyordu. Mükemmel ahlâkî insan (kâmil insan) dinin son hedefi idi. Namaz başta olmak üzere bütün ibadetlerin hedefi bundan başka bir şey değildi.

***

Ahlâkilik yaşanmadan ortaya çıkmaz.

Namaz kılan, fakat ahlâkdışı fiilleri sürdüren, oruç tutan ama ahlâksız işlere devam eden, hacca giden yine de ölçüde tartıda hile yapan, kul hakkı yiyen… Dinin emirlerini şekle indirgeyenlerin, İslâm’ın ruhunu, özünü yok sayanların dindarlıkları konusunda konuşmak, eleştiri yapmak giderek güçleşti. Siyaset ihtiyaca binaen bu “maddeci dindarlar”ı baş tacı etti. Ahlâk cinsî konulara münhasır addedildi.

Yetim hakkı yemek, halkın gıdasına zehir katmak, görünür görünmez cinayetler işlemek… fuhuştan daha az mı günah?

Zamanımızda riyakârlık dindarların hayat tarzı haline gelmiş olabilir mi?

Bu elbette söz konusu olamaz, fakat dindar görünümlülerin böyle bir noktada olduğunu söyleyebiliriz.

Dini alandaki gevşeme, profesyonelleşme, cemaat-tarikat vb. yapılardaki nitelik kaybı ve yozlaşma gerçek bir sosyal kontrole de imkân vermiyor. Dinî alan tanzim edilirken ahlâkiliğin gözetilmesinde bazı zaafların yaygınlaştığı hissediliyor.

Son yıllarda inşa edilen bazı dinî yapıların helâl kazanç esası gözetilerek yapılmadığı iddiaları yoğunlaşıyor.

Dinî varlığımızın gücü ahlâkın ikamesini dava edinmemize bağlı.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
613 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...