logo

23 Nisan 2019

Daha ne olacaktı?


Kemal Öztürk
k.ozturk@gmail.com

Türkiye’nin ana muhalefet partisinin lideri linç edilmek istendi. Bunun başka bir tanımı ve izahı yoktur. Beğenirsiniz beğenmezsiniz, CHP ana muhalefet partisi olarak bu ülkede devlet protokolünde yeri olan, parlamentonun ikinci büyük partisi ve milyonlarca insandan oy almış bir partidir.

Ve bu partinin lideri bir suçluymuş gibi, düşmanmış gibi birileri tarafından darp edildi, saldırıya uğradı ve sonra da linç edilmek istendi.

Hiçbir şekilde kabul edilemez, hiçbir şekilde hafifletilemez ve üstü örtülemez bir suçtur bu.

Savcılığın açtığı soruşturma, güvenlik birimlerinin incelemeleri olayın hukuki ve kriminal boyutunu ortaya çıkaracaktır. Burası ayrı.

Bu olayın yaşanmasına neden olan nedenlere bakalım.

YÜKSEKTEN ATILAN TAŞ AŞAĞI İNDIKÇE AĞIRLIĞI ARTAR

Gergin bir siyasi ortamdan çıktık. Bu gerginliğin etkisi İstanbul’da hala devam ediyor. Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) yapılmış olağan üstü iptal başvurunun sonucu belli olmadığı için gerilim hala devam ediyor.

Ekrem İmamoğlu’nun yediği yemekten verdiği talimata kadar her hareketi, her kararı, her yaptığı mercek altında, medyada büyütüldükçe büyütülüyor..

Sonunda PKK terörünün şehit ettiği askerlerimizin suçu da ona yıkıldı bir manşetle. Akla zarar.

Uzun zamandır siyasetin ve medyanın kullandığı dil üzerine yazılar yazıyoruz. Az sayıda kalmış köşe yazarları, aydınlar ve siyasetçiler seçimden önce ve sonra kullanılan bu dilin sorunlu olduğunu, gerginliği arttırdığını, kutuplaşma ve ayrışmayı körüklediğini söylüyordu.

Bunun şiddeti ve öfkeyi beslediği aşikardı.

Yüksekten atılan bir taş, aşağı doğru indikçe ağırlığı artar. Siyasetin en tepesinden söylenmiş bir söz, tabana indikçe şiddeti ve ağırlığı çoğalır. Ülkenin ana muhalefet partisini, onun seçilmiş liderlerini, belediye başkanlarını terör örgütleriyle özdeşleştirmek siyasi liderler için sadece retorik olsa da, tabana indikçe bu şiddete doğru evrilir. Sonunda ana muhalefet liderini linç etme girişimine kadar varır.

Daha ne olacaktı? Bundan daha önemli bir uyarı olabilir mi? Allah korusun bunun ilerisini konuşmak bile istemeyiz.

KIZGIN DEMİRİ BİRİLERİ SOĞUTMAK İSTEMİYOR SANKİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “dönem kızgın demiri soğutma, birlik ve beraberliği yeniden perçinleme dönemidir” demesine rağmen, birilerinin bu demiri soğutmamak için direndiği de aşikar. Özellikle medyanın ve onun türevlerinin etkisi altında olan sosyal medyanın bitmeyen nefret ve ötekileştirme yayınları artık herkesi usandırdı.

AK Parti’yi destekleyen bu medyanın ve

onun sosyal medya fenomenlerinin yaptığı her şey, AK Parti hanesine yazılıyor. AK Parti yöneticilerinin bunun farkında olmaması mümkün değil. Neden müdahale etmiyorlar? İşte orasını hala aklım almıyor.

Eğer bu medya düzeni devam ederse, eğer bu üslup ve bu yayınlar sürerse, kızgın demirin soğutulması mümkün olmayacağı gibi, daha kötü olaylar da yaşarız.

AK PARTİ HER ALANDA DEMİRİ SOĞUTMAK İÇN MÜDAHALE ETMELİ

Saldırıya adı karışan Osman Sarıgün AK Parti üyesi çıkıtı ve kesin ihraç istemiyle disipline sevk edildi. Kılıçdaroğlu’na saldırı sonrası AK Partili yöneticilerin yaptığı açıklamalar biraz olsun bize umut verdi. Hepsi saldırıyı kınadı. Hepsi ‘ama’ demeden bu olayı lanetledi. Demek ki, saldırıyı alkışlayan, teşvik eden, ‘oraya gidip milleti tahrik ettin diyen’ kötü niyetli, trol kafalı bir kısım medya mensuplarıyla aynı fikirde değiller.

Umuyorum ki bu retorik olarak kalmaz ve demiri soğutma fikir medyadan ve bazı siyasetçilerden başlayarak tabana kadar iner.

Kılıdaroğlu’na saldırıdan sonra Türkiye’nin en deneyimli siyasetçisi Bahçeli’den daha iyi bir açıklama beklediğimi belirtmeliyim. Sözleri herkesi şaşırttı. Kılıçdaroğlu eski ortağı ve ülkenin ana muhalefet lideri. Bahçeli her ne kadar saldırıyı kabul edilemez bulduğunu, sonuna kadar araştırılması gerektiğini söylediyse de sonraki cümleleri bu iyi temennileri zedeledi:

“O adama yumruk attıracak kadar ne yaptın sen Kemal Kılıçdaroğlu? Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir tatile çıkması lazım”.

Bunlar linç girişimine uğrayan ve darp edilen birine söylenmemesi gereken sözler.

ÜLKENİN BEKA SORUNU VARSA HERKESE İHTİYACIMIZ VAR

Beka sorunu olan bir ülkenin, o ülkede yaşayan her ferde ihtiyacı vardır. Hele hele ana muhalefet partisine ve ona oy veren milyonlarca insana daha çok ihtiyacı vardır.

Hepimiz, her vatan evladı beka sorunu olan ülkede siperde yer alamaya, düşmana karşı saf tutmaya hazırdır.

Lakin saf tutmamızı, kol kola girmemizi, yan yana gelmemizi ısrarla istemeyen bir dil, yayın, üslup ve politika izlenmesi açıklanabilir bir durum değil.

Seçim bitti. Önümüzde 4,5 yıl kesintisiz bir süre var. Normalleşelim, sakinleşelim, kızgın demiri soğutalım. Başta ekonomi, ne sorun varsa, bunu düzeltmek için çaba göstermek gerek. Aksi taktirde AK Parti için 2023 bile tehlikeye girebilir.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » » » » »
Share
636 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...