logo

22 Kasım 2019

CHP’ye ‘kayyum’ yalanlaması


Akif Beki
a.beki@gmail.com

Sözcü yazarı Rahmi Turan’ın ‘müthiş haber’i, müthiş bir balon çıktı.

Zaten altı boştu. İsim vermeden kulis görünümlü bir spekülasyon atmıştı ortaya.

Gizlice Beştepe’ye gidip Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşen önemli bir CHP’liden söz ediyordu.

Güya Erdoğan ona CHP’ye Genel Başkan olmasını teklif etmişti. “Milli güvenlik sebebiyle senin olman lazım, ben de yardım ederim” dediğini iddia ediyordu.

Olacak şey değildi, her tarafı sansasyonel bir asparagas kokuyordu.

Turan, ertesi gün sürdürdü bunu. Hem ‘haber’in yüzde yüz doğru olduğu savıyla arkasında durdu, hem de Cumhurbaşkanlığı ne derse onu doğru kabul edeceğini söyledi. Şaka değil, cidden…

Cumhurbaşkanlığı da dün katiyyen yalanladı.

Fakat konuyu kapatmadan önce, asıl üzerinde düşünülmesi gereken yanıyla da yüzleşelim…

Nasıl oldu da böyle deli saçması bir balon haber, şişirilip uçurulabildi?

‘Olacak şeymiş, akla yatkın ve günümüz gerçekliğinde siyasi hayatın doğal akışına uygunmuş, pekala olabilirmiş’ gibi…Yadırganmadan nasıl kolayca alıcı bulabildi böyle garip bir söylenti?

Şuyuu vukuundan, dedikodusunun yayılması gerçek çıkmasından beter.

‘Yakışan iftiradan korkun’ derler. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da bundan çekinmiş olmalı ki ‘zırva tevil götürmez’ diye kestirip atmadı.

Kısa bir tekziple geçiştirmemesi, bence de ihtiyaçtı.

Eskilerin ‘tahtında müstetir’ dediği, yani ‘altında gizli’ tüm varsayımlarla birlikte bu asparagasın yalanlanması gerekirdi.

Çünkü parodi haber gibi karşılanmadı, Zaytung ironileri gibi gülünüp geçilmedi, ciddiye alındı. Sanki kanıksanmış da satın bile alınmış, beklenebilirmiş gibi olağanlaştı.

Kamuoyundaki yankısını böyle değerlendirmiş olmalı ki Altun da içerdiği bütün peşin kabullere tek tek şöyle değindi açıklamasında:

“Sayın Cumhurbaşkanımızın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ‘CHP’li bir siyasetçiyle görüştüğü ve aralarında bu kişinin CHP genel başkanı olması yönünde bir diyalog geçtiği’ iddiası tamamen gerçek dışıdır, hayal ürünüdür. Yaklaşık 43 yıllık siyasi hayatında Sayın Cumhurbaşkanımızın herhangi bir siyasi partinin dizayn edilmesine yönelik adım atması ya da iç işlerine müdahale etmesi hiçbir zaman söz konusu olmamıştır. Bunu da en iyi hakem olan milletimiz çok iyi bilmektedir…”

Kılıçdaroğlu, dün sabah FOX’da İsmail Küçükkaya’nın Çalar Saati’nde iddia için ”şaşırmadım, doğrudur’ demişti. Buna ihtimal veren CHP liderine de Altun’un söyleyeceği bir çift lafı vardı.

“Kamuoyunu siyasi magazin haberleriyle meşgul etmenin, kendi siyasi ikbalini korumaya çalışan çevrelere fayda sağlamayacağını da belirtmek isteriz” dedikten sonra, bir ekle uzatıyordu:

“Söz konusu haberleri gerçek kabul edip, bunun üzerine daha fazla gerçek dışı ifadelerle siyaset iklimini zehirlemeye çalışan kimi siyasetçilerin yaptıkları açıklamaları da kaygıyla izliyor, kendi siyasi hesap ve çıkarlarını korumak namına yaptıkları bu iftira ve yalan siyasetinden vazgeçmelerini umuyoruz.”

Şu satırların altını çizmiş olmalısınız:

“Sayın Cumhurbaşkanımızın herhangi bir siyasi partinin dizayn edilmesine yönelik adım atması ya da iç işlerine müdahale etmesi hiçbir zaman söz konusu olmamıştır. Bunu da en iyi milletimiz bilmektedir…”

Anamuhalefet partisine kayyum atarcasına lider tayini, başına aday layık görme, adam ayartarak kışkırtma, içini karıştırma, yönetimini şekillendirme gibi siyasi mühendislik projeleriyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilişkilendirilmesi kesin reddediliyor. Üstüne, milletimizin de bu önyargılı yakıştırmalara inanmayacağı vurgulanıyor.

İnanılabileceğine hiç şans tanınmasa ‘uydurmadır, hayal mahsulüdür, maksatlı senaryodur, palavradır’ demekle yetinilmez miydi?

Nasıl oldu da böyle akla ziyan uçuk senaryoların bile inandırıcı gelebilmesi, alıcı bulabilmesi üzerine konuşmaya başladık?

(KARAR)

Etiketler:
Share
489 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...