logo

15 Mart 2019

Cezayir cuntasının geri adım atması


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Cezayir’de halkın, cuntanın adamı Abdülaziz Buteflika’nın beşinci dönem için cumhurbaşkanlığına aday olmasına karşı gösteriler düzenlemesi üzerine Buteflika adaylıktan çekildiğini ancak seçimlerin de belirsiz bir tarihe kadar ertelenmesi kararı aldığını açıkladı. Buteflika’nın adaylıktan çekilmesi gerçekte onun geri adım atması değil arkasında duran ve beşinci dönem için aday olmasında ısrarlı davranan cuntanın geri adım atmasıdır.

Fakat cuntanın Buteflika’nın adaylığı konusunda geri adım atması halkın talepleri karşısında gerçek anlamda bir taviz niteliği taşımamaktadır. Çünkü seçimin belirsiz bir tarihe kadar ertelenmesi suretiyle bir bakıma onun cumhurbaşkanlığı süresi seçimsiz bir şekilde uzatılmış oldu. Bu yüzden onun adaylığına tepki gösterenler şimdi “Biz Buteflika’sız bir seçim istiyorduk; seçimsiz bir Buteflika ile karşı karşıya kaldık” diyorlar. Dolayısıyla cuntanın bu numarasını kabul etmek istemiyor ve her hal ü kârda Buteflika’nın gitmesini istiyorlar. O yüzden gösterilerini ve tepki eylemlerini sürdürüyorlar. Gösterilerde taşıdıkları pankartlarda şu ifade özellikle dikkat çekici: “La li’t-temdid La li’t-Te’cil… Len nekbele siva bi’r-Rahil” Yani “Uzatmaya da hayır ertelemeye de hayır… Cumhurbaşkanının çekip gitmesinden başkasını kabul etmeyeceğiz.”

Cezayir’deki olaylarla ilgili olarak öne çıkan bir diğer husus ise halkın sadece Buteflika’ya mı karşı çıktığı yoksa onun üzerinden ülkeye hükmeden zihniyete, anlayışa ve yönetim biçimine mi karşı çıktığı. Çünkü tekerlekli sandalyeye mahkum durumda ve zamanının önemli bir kısmını doktor murakabesinde geçirmek zorunda olan, o yüzden resmi protokollere bile kendisi katılamadığı için bir çerçeve içindeki fotoğrafıyla iştirak eden dolayısıyla halk arasında “Çerçeve cumhurbaşkanı” olarak nitelendirilen Buteflika gider de ülkeye hükmeden zihniyet ve sistem değişmezse halk açısından değişen ne olacak? O yüzden Cezayir’de meydanlara çıkan kalabalıkların sadece cumhurbaşkanının değil ülkeye hükmeden zihniyetin, sistemin değişmesini yani cuntanın artık gitmesini halkın özgür iradesinin yönetime yansımasının önünün açılmasını istediği düşünülüyor. Buteflika’nın adaylıktan çekilmesine rağmen gösterilerin ve eylemlerin durmaması da bunu gösteriyor.

Halkın bu konuda ısrarlı davranması ve kitlesel eylemleri sürdürmesi durumunda cuntanın zorlanacağı tahmin ediliyor. Gerçi insanlara merhamet duymama ve muhaliflerini tasfiye için zulmü son raddesine kadar kullanabilme konusunda Cezayir’deki cuntanın anlayışı Suriye’deki Baas rejiminin ve ona destek olan işgal güçlerinin anlayışından farklı olmasa da kitlesel eylemlerin gittikçe genişlemesinin ülke çapında bir tıkanıklığa neden olacağından ve halkın taleplerini nazarı dikkate alma zorunluluğunun doğacağından da korkmuyor değil. Buteflika’nın adaylıktan çekilmesi havayı biraz yumuşatmayı amaçlıyordu. Ama beraberinde seçimlerin belirsiz bir tarihe ertelenmesi bir bakıma Buteflika’nın cumhurbaşkanlığı süresinin seçimsiz bir şekilde uzatılması anlamına geldiği için halkı tatmin etmedi ve sisteme karşı tepkinin tansiyonunda bir düşme olmadı.

Cezayir’deki gösterilerin cuntayı boyun eğmeye zorlamasının ise Arap dünyasında yeni bir “Arap baharı” hareketliliğinin habercisi olabileceğinden endişe ediliyor. Zaten halkların dikta rejimlerine karşı zafer kazandığı ülkelerden Mısır’da kazanımın askeri darbe yoluyla geri alınmış olması bu ülke halkının geçmiştekinden daha kötü bir zulümle karşı karşıya kalmasına neden oldu. O yüzden ülkedeki toplumsal şartlar yeni bir patlamaya müsait. Diğer dikta rejimleri de dizginleri elde tutmanın, zulmün dozajını artırmakla mümkün olabileceği anlayışını benimsemiş olduklarından oralarda da huzursuzluğun derecesi gittikçe artıyor.

(YENİ AKİT)

Etiketler: » » »
Share
539 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...