logo

21 Aralık 2018

Cami cemaati olarak kadınlar ve erkekler


Fatma Barbarosoğlu
f.barbarosoglu@gmail.com

I –

Cami cemaati deyince aklımıza daha ziyade erkekler geliyor. Camilerimizin mevcut yapısının, tarihi bir gerçeklik olarak erkeklerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde düzenlenmiş olduğu da bir vakıa.

Fakat son yıllarda camilerde kadın cemaatin sayısı artarken erkek cemaatin sayısı azalıyor. Erkeklerin sayısının azaldığını idrak etmemizi engelleyen durum elbette Cuma namazları. Malumunuz bazı bölgelerde Cuma günleri cemaat cami içine sığmadığı için caddelere taşıyor.

Ramazan-ı Şerif’te kadınların sayısı, teravih namazında ve mukabelede artarak devam ederken, erkek cemaatin sayısı yıldan yıla düşüyor. Hatta Ramazan ayında beş saf olan erkekler ayın sonunda iki safa kadar düşebiliyor. Her yaştan kadınlar ve çoluk çocuk teravih namazına gelirken (gözlemim bizim mahalle ile sınırlı) erkek cemaat genellikle emeklilerden oluşuyor.

DİB’in Kur’an Kurslarında kadınların oranı %90. Evet yanlış okumadınız. Yazı ile de söylemiş olayım DİB’in Kur’an Kurslarına devam eden kursiyerler arasında kadınların oranı yüzde doksan.

Neden böyle?

İlk akla gelen sebep, erkeklerin çalışması kadınların evde bulunması. Bu kısmen doğru olmakla birlikte sorumuzun cevabını tam olarak karşılamıyor. Çünkü bazı bölgelerde kadınlar, çalıştıkları için akşam saatlerinde ya da hafta sonlarında kurs düzenlenmesini talep ediyorlar.

Kadınlar, Kur’an öğrenmek, ilmihal bilgisi edinmek, tefsir derslerini takip etmek için Kur’an Kursu’na giderken erkeklerin neden böyle bir talebi yok?

Erkekler eşlerinin, annelerinin, kız kardeşlerinin talebini kendileri adına farzın yerine getirilmesi olarak kabul ediyorlar herhalde.

Erkeklerin sosyal hayat deyince anladıkları iki eylem var, toplu olarak maç seyretmek ya da siyaset üzerinden ahkam kesmek.

Dikkat ederseniz her iki eylem de lafla peynir gemisi yürüten, muhatabına sorumluluk yüklemeyen eylemler. “Ah ben olacaktım…”

Soru şu: Erkekler niye olması gereken yerleri boş bırakarak –mesela camiler- olmasına ihtimal olmayan zamanlar ve mekanlar için fikirlerini bu kadar çok yoruyorlar?

– II –

Kadınların gayreti sadece cami cemaati noktasında değil. Bir kaç ay önce Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Köse şu tiviti paylaştı: “MARMARA İLAHİYAT BİR MARKADIR… Marmara İlahiyat’ın gurur tablosu. Son 5 yılda farklı fakültelerde çift anadil yapan ve mezun olan Marmara İlahiyat öğrencileri. Tam 44 öğrenci… Hukuk da var İletişim de… İktisat da var Mekatronik de…”

Öğrencilerin neredeyse tamamına yakının kız olduğunu söylememe gerek var mı?

Prof. Dr. Ali Köse’nin tivitine @abadeeel adlı kullanıcının yaptığı yorum -ki anladığım kadarıyla kendisi Türkiye’de bulunan “yabancı” öğrencilerden- erkeklerin hayattan kopuk performansını tüm açıklığı ile ortaya koyuyor:

“Listede sadece kız öğrencilerin yer alması bence Türkiye’deki ilahiyat fakültelerinin sosyolojik hikayesini anlatıyor; erkek öğrenciler çaycılarda, nargile kafelerde ‘İslam’ı kurtarıyor’ iken, kız öğrencilerin ‘cam tavanı’ kırmak için inanılmaz çaba sarf ettiklerini gösteriyor. ‘Cam tavanı’ dedi, sosyoloji kasıyor, ideolojik sorunları var, genelliyor filan diyecekler. Durum ortada, muhafazakar kız öğrenciler her alanda erkek öğrencilerden kat kat başarılı.

Eleştiriyi püskürtmeye çalışmaktansa sorunu teşhis etmek, çözüme odaklanmak daha sağlıklı. Beş sene boyunca (İslamcı) erkeklerin akşam olunca Üsküdar palmiyede buluşup, çayı yudumlarken, sigarayı da üflerken, boş beleş muhabbet ettiklerine; kızların ise okulda sabaha kadar çalıştıklarına şahit oldum. Not ortalamasından, başarı hikayelerine kadar kızlar hep önde. Bunu da ‘genelleme’ olarak değerlendirmeyin lütfen çünkü bu değerlendirme Üsküdar/Fatih/Eyüp çevresinde beş sene boyunca devam eden bir participant observation / katılımcı gözlemin sonucu. Sadece İlahiyat değil, her alanda (muhafazakar) kızların o cam tavanı kırmak için inanılmaz çaba sarf ettiği ve çoğu zaman erkeklerden başarılı olduğu aşikar. Öbür tarafta erkeğin ‘imam’ olduğu bir toplumda erkeklerin ‘ilim’ babında daha büyük çaba sarf etmeleri gerekiyor.”

– III –

Soru şu: “Dışarıdan bakan göz”, kız öğrencilerle erkek öğrenciler arasındaki enerji farkını, sorumluluklarını yerine getirme bilincini net bir şekilde gözlemlerken; ağabeyler, hocalar, cemiyetin önde gelen beyefendileri ve elbette DİB mensupları, hayattan ve mesuliyetten kopuk yeni erkek davranışlarını neden dert edinmiyor? Çözüm aramıyor?

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » » » » » »
Share
491 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...