logo

Bu kadar çarpıtma varsa, niçin sabotaj olmasın?


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

İddia şu:

“Ankara’daki banliyö tren hattı erken açıldı. Seçimlere yetişmesi talimatı verildiği için, 24 Haziran’dan önce, sinyalizasyon tamamlanmadan, 12 Nisan’da hizmete girdi..”

Önceki gün yaşanan vahim kazadan sonra, bunu hatırlatıyor, mimarlar, mühendisler odası..

Eeee?

İşte yanlışlık burada imiş.

Bu yanlışın sorumlusu da, seçimlerde avantaj sağlaması için, hazır olmayan bir hizmeti devreye alan Tayyip Erdoğan imiş.

Bu iddia doğru mu, bir test yapalım..

Sistem henüz tamamlanmadan, hizmete sokma şeklinde bir uygulamanın yanlışlığını kabul edip, böyle bir alışkanlık var mı bakalım..

İstanbul’da Halkalı Sirkeci hattı, Gebze Haydarpaşa hattı.

Sözümona 8 yıl önce hizmete girecekti..

Girmedi.. Giremedi..

Şu oldu, bu oldu..

Ama çok büyük oranda, tamamlandığı halde..

“24 Haziran seçimlerine eksik de olsa yetiştirelim, devreye sokalım” diye kimse bir emir vermedi..

“2018 sonu, 2019’un ilk ayı” denildi.

Program öyle devam ediyor..

Suçladıkları Tayyip Erdoğan olduğuna göre.

Ankara’nın da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan. İstanbul’un da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olduğuna göre..

Ankara’da hat hazır olmadan, milletvekili seçimlerine yetiştirmek için hizmete sokan Erdoğan’ın.. İstanbul’da da aynısını yapmış olması gerekirdi..

Yaptı mı?

Hayır..

Oysa..

Erdoğan’ın kendisinin girdiği Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde..

Ankara’dan önce, İstanbul’a önem vermesi ve tamamlanmamış olsa da, Sirkeci Halkalı hattını, Gebze Haydarpaşa hattını devreye aldırması gerekirdi..

Çünkü İstanbul’daki seçmen, Ankara’daki seçmenin üç katı..

İstanbul’da yapılmayan bir hata, Ankara’da niye yapılsın?

Değil mi, her şeye solak gözle bakan mimar arkadaşlar, çarpık hesap yapan mühendis arkadaşlar?

Geçelim, 12 Nisan 2018’de hizmete giren Ankara’daki banliyö trenleri ile, önceki gün yaşanan hızlı tren kazası arasında bir bağ var mı yok mu, tartışmasına..

Kaza, hızlı tren ile banliyö treni çarpışması mı?

Hayır..

Banliyö treninin hattı ayrı.. Hızlı trenin hattı ayrı.. Özellikle kazanın olduğu yerde..

Hatta, hızlı trenin gidiş hattı ayrı, geliş hattı ayrı..

Amma velakin..

Nasıl olmuşsa olmuş..

(Siz anlarsınız o “Nasıl olmuşsa olmuş”u.. Yani, karanlık eller devreye girmiş)

Hızlı trenin sefer yaptığı rayda..

Yol kontrolü yapan bir lokomotif peydah olmuş..

Hani insanın diyesi geliyor: “Yok kardeş, sen yol kontrolü falan yapma.. Ne olursun, gölge etme, başka ihsan istemeyiz..”

Ama o lokomotif gölge etmiş..

Ve kazaya sebebiyet verilmiş.

Dolayısı ile..

“İstemezükçülerin”, banliyö trenlerinin hizmete girmesi henüz mümkün değil iken, seçimlere yetişmesi için, 12 nisan 2018’de devreye alınmasını, son kazanın sebebi olarak göstermeleri de yanlış mı?

Yanlış..

Yanlışın yanlışı..

“Efendim sinyalizasyon tam devreye girmeden hızlı tren seferleri başladı” diyorlar.

Bunu bile söyleyebiliyorlar..

Sanki hızlı tren seferleri, bir ay önce, iki ay önce başlamış..

Hızlı tren seferleri, 7 yıldır yapılıyor..

İlk aylarda 5-6 seferle hizmete girmiş..

Kaza günkü sefer takvimine baktım.

Konya’ya 7 gidiş, Ankara’ya 7 dönüş şeklinde..

Hani şöyle yuvarlak bir hesap yapsanız..

Yılda 2200 gidiş, 2200 geliş yapılmış..

Ve bu seferler 7 yıldır yapılmış.

Yani toplamı alırsanız..

15 bin gidiş, 15 bin geliş eder..

Bu seferlerde tek bir kaza yaşanmamış.

Ama bizim aklı evvel solcularımız “Sinyalizasyon tam devreye girmeden seferler başladı” diyorlar..

Ayakta adam uyutmaya kalkıyorlar..

Ulaştırma Bakanı Cahit Turhan’ın, “Sinyalizasyondan kaynaklı bir kaza değil” açıklamasını..

Ağır hakaret sözcükleri ile mahkum etmeye çalışıyorlar.

Rakamlar ortada..

Bu rakamları alın önünüze..

Tekrar söyleyin: “15 bin gidiş 15 bin geliş olmak üzere.. 30 bin sefer yapılmış bir hatta yaşanan kazaya sinyalizasyon eksikliği denir mi?”

Geçelim..

Bir örnek vereyim. Lütfen konunu uzmanları, “Amma da örnek vermişsin” diye, bilgiç suçlama yapmasınlar..

Sadece bir örnek veriyorum… Biraz daha düşünmek için bir benzetme yapıyorum..

Bire bir örnek olmadığının ben de farkındayım..

Örneğim, kolay anlaşılması için karayolundan.

Bölünmüş bir yol var..

Gidiş ayrı, geliş ayrı..

Bir araç, gidiş yoluna girip, ters yönde yol alıyor..

Normal yolunda giden de, gelip ona vuruyor..

Siz bu kazanın..

Kazanın olduğu yere yakın bir noktada trafik ışığı noktası olduğu ama trafik ışıkları o saatte çalışmadığı için yaşandığını iddia edebilir misiniz?

Eyvallah.

Trafik ışıkları 24 saat çalışsın..

Hiçbir aksama olmasın..

Ama yaşadığımız kazanın sebebi o değil ki.

Kazanın sebebi, ters yola giren bir araç..

Burda da.. O raylarda olmaması gereken bir lokomotifin varlığına rağmen..

Israrla.. Sinyalizasyon eksikliğinden bahsediliyor..

Diyecekler ki..

Sinyalizasyon tam devrede olsa idi..

Önünde bir lokomotifi görecekti..

Peki 100 metre ilerde, üç saniye önce, makas değiştiren bir lokomotif olduğunda ne olacak?

Sinyalizasyon, müneccim mi ki, bir makasçının ne yapacağını bilsin?

Peki bu ters yola giren aracın sorumlusu kim?..

Böyle vahim bir yanlışın yapılmaması için kimler neler yapmalı idi?

Bu noktada gelecek her türlü eleştiriyi, idareciler üstlenmeli,.

Bir alt görevdeki kişinin yapabileceği hatadan dolayı, böylesi kazaların olma ihtimalini düşünerek, hangi tedbir alınmalı ise.. O tedbirler alınmalı..

Makasçı bir ise, iki yapılmalı..

İkisi birden makasın başında olmadan, biri diğerini idare ederek iş yaptıkları görüldüğü an, ikisi de işten atılmalı..

“Sizin ihmalinizle, onlarca insan can verebilir” denilmeli.

Hepsine eyvallah..

Ama..

Bu hataya, “Sinyalizasyon devreye girmeden seferler başladı. Kazanın sebebi bu” derseniz..

Ben de size.. “Kardeş.. Tayyip Erdoğan düşmanlığını, sen bir başka konuda yap” derim..

(YENİ AKİT)

Etiketler: » » » » » » » » »
Share
569 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...