logo

01 Ekim 2019

“Bu işte öz dilinizdir!”


D.Mehmet Doğan
m.dogan@gmail.com

Boztepe, Trabzon’a hâkim bir tepe. Tepenin tepesinde Ahî Evren Dede var! Biz Ahî Evren’i Orta Anadolu’da bilirken burada zuhur etmesi şaşırtıcı mıdır? Bir kere arada yüz yıl kadar var. Orhan Gazi zamanında bu tepeye gelip zaviyesini kurduğu rivayet ediliyor. Ahilik, bütün Anadolu’da etkili olmuş bir akım. Balkanlarda da ahilerle karşılaşmak mümkün. Trabzon’un Ahî Evreni’nin bir ahî şeyhi olması muhtemel. Trabzon surlarının dışında, hâkim bir noktadaki bu gözleme mekânı fetih ruhunun bekleme odası âdeta!

Boztepe anlaşılacağı üzere, Trabzon’un önemli bir mahalli, maddî yüksekliği yanında manevî yüceliği de akılda tutulmalı. Ali Şükrü Bey’in son durağı bu tepenin yamacı. Yine burada başka bir “Boztepe” var. O da Halil Nihad Boztepe! Onun metruk kütüphanesi burada. Ünlü bir hiciv şairi iken meb’us (milletvekili) yapılan Halil Nihad, memleketinin bu namlı tepesini soyadı olarak seçiyor.

Dikkat edilirse, “seçilen” demedim, “yapılan” dedim. O zaman gerçek anlamda bir seçim yok, tek parti var, Halk Partisi. Onun değişmez reisi Atatürk, listeyi o belirliyor. İstediği vekil, istemediği değil! Kendine göre temsil ilkeleri de olduğu anlaşılıyor. Halil Nihad’ın başı boş bırakılamayacak kadar keskin kalemi, Meclis içinde tutulmasının sebebi olabilir. Halil Nihad da bunun farkında. Onu bir defasında, Dolmabahçe Sarayı’ndan çıkarken görüyorlar. Sebebi merak ediliyor tabii. Halil Nihad’ın açıklaması şöyle: “Seçim bölgemi ziyaretten geliyorum!”

Mevsim yaz, Atatürk Dolmabahçe Sarayı’nda kalıyor!

Hiciv edebiyatımızda adı anılan, Nef’i’den Eşref’e namlı şairler zaman zaman galiz ifadelere, hatta kaba küfürlere kadar giderler. Halil Nihat hicvederken bile nezaketini korumasıyla onlardan ayrılır.

Dört kitabı var, bunlardan bir tanesi bugün de gündemimizde olacak cinsten: Ağaç Kasidesi.

“Bina”da arkadaşımken bugün okur gramer!

Nasıl bu Müslüman Osmanlı, birden oldu Sümer!

“Bina”nın bir nevi dilbilgisi olduğunu bilirsek, anlaşılmaz bir şey kalmaz sanırım!

Halil Nihad 1920’lerin sonunda milletvekili yapıldı, 1949’da milletvekili olarak vefat etti. İnkılapları ve esas olarak “dil devrimi”ni hicvettiği Ağaç Kasidesi 1947’de yayınlandı. Milletvekili olmasına rağmen cenazesi törenle kaldırılmadı, hiçbir devletli de cenazesine katılmadı.

Halil Nihad çok temel bir tesbitde bulunuyor: Halka deniliyor ki “bu sizin öz dilinizdir”! Dilin sahibi kim? Halk değil mi? Ana dili, annelerden öğrenilen dil. Daha sonra ailede, çevrede, mektepte geliştirilen dil.

Bir gün yüzyıllardır anlaşma aracımız olan dilin öz dilimiz olmadığı iddiasıyla ortaya çıkılıyor ve devlet halka, “Bu işte sizin öz dilinizdir” diyor! Bunun dünyada başka örneği yok.

İşitmedik demeyin ha, kulak verin baylar;

Ne ruh var ne madde, tin var özdek var!

Bilirsiniz de demek şimdi tinsel özdeksel

Bu işte öz dilimizdir! Nasıl değil mi güzel!

Biz yaptık çok güzel oldu! “Öz dilimiz virüsü” geçen zaman içinde esas dilimizi tarümar etti. Kelimelerimizi kaybettik. Yüzlerce yıllık arkaplanı olan, ruhu olan kelimeleri unutturuldu, ne idüğü belirsiz uydurmalara mahkûm edildik. Dili bir kavga, çatışma alanına çevirdik.

Sonuç? Halil Nihad şöyle diyor:

Bakınca dünküne gördüm de bugünkü hali fena

Yarınki hali de tahmin edip beter yazdım!

Köklü bir milleti “uluslaştırmak” için neler yapılmadı? Onlardan sadece kılık kıyafetlerini değil, dillerini, müziklerine, hatta dinlerini değiştirmesi istendi.

Şöyle dediler: Siz bilmiyorsunuz! Sizin diliniz bu, müziğiniz bu, dininiz bu!

Bu ceberrutluğu hâlâ savunanlar var!

(KARAR)

Etiketler:
Share
410 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...