logo

25 Şubat 2019

Bölmek için değil daha güzel şehirler için seçim


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

Yerel seçim kampanyalarının genel seçim havasında yürütülmesine oldum olası alışamadım. Zira şu anda genel seçim yapmıyoruz, ayrıca 31 Mart yerel seçimlerinin sonucunda bir iktidar değişimi de olmayacak, o işi beş yıl sonra düşünürüz. Şimdi yapacağımız iş, yaşadığımız şehirleri yönetecek başkanları seçmek…

Ancak siyasi partilerin meydanlara yansıyan kampanyalarına baktığımızda bir yerel seçime değil, iktidarı değiştirecek bir genel seçime gidiyoruz sanki… Her tarafta domates-patlıcan hikayeleri, bedelli askerlik vaatleri, KDV iadeleri konuşuluyor. Denebilir ki, ne mahzuru var? Elbette bir mahzuru yok, ama şehirlerin sorunlarını kim nasıl çözecek onu bilmiyoruz. Çünkü adaylarımız bize yönetmeye talip oldukları şehirlerle ilgili projelerini değil, beka sorununu ve bölünme tehlikesini anlatıyorlar.

-Oysa ben İstanbul’da yaşayan bir vatandaş olarak adayların trafik sorununu nasıl çözeceklerini bilmek istiyorum.

-Vahşi şehirleşme yüzünden dillere destan tarihi güzelliğine hasret kaldığımız İstanbul’u kim nasıl kurtaracak öğrenmek istiyorum.

-Malum şu günlerde deprem kendisini sık sık hatırlatıyor. 1999’da yaşadığımız o büyük depremden bu yana, kentsel dönüşümde neden bir arpa boyu yol alamadığımızı birilerinin izah etmesini bekliyorum.

-Halen şehrin içindeki avuç içi kadar yeşil alanlara bile bina yapılmaya devam ediliyor, yeni başkan adaylarının bu hoyratlığı sürdürüp sürdürmeyeceklerini öğrenmek istiyorum.

İşte şehirlerimizin çözüm bekleyen bunca sorunu varken, siyasetçilerin “Şu partinin adayı başkan seçilirse memlekette bölünme tehlikesi ortaya çıkar” benzeri söylemleri dillendirmesini açıkçası abesle iştigal olarak görüyorum. Herkesin malumu olduğu üzere, şu anda Türkiye’de anayasal ve yasal çerçevede faaliyet gösteren legal siyasi partiler var. İşte bu partilerin gösterdiği belediye başkan adayları 31 Mart’ta yarışacaklar ve sandıktan galip çıkanlar şehirlerimizi yönetmeye hak kazanacaklar. Kaldı ki yasanın zorunlu kıldığı kriterlere uymayanlar zaten aday olamıyorlar.

Eğer bu ülkede kişisel kanaatler değil de, yasalar geçerliyse ve mevcut partiler de yasalara göre faaliyet yürütüyorsa, demek ki tamamı legal demektir. Bütün partilerle Meclis’te memleketin sorunlarını birlikte müzakere edip, sonra da onları sanki illegal partilermiş gibi lanse etmek hiç anlaşılabilir bir durum değil. Hal böyle olunca, herhangi bir siyasi partinin adayı seçimi kazanması durumunda memleket nasıl bölünecek doğrusu onu anlamakta zorluk çekiyorum.

Geçtiğimiz günlerde MHP’nin genel başkan yardımcılarından birisi aynen şu ifadeleri kullanıyordu: “Bölünme önce yerelden başlar. Siz demokratik ölçüyü kaçırır, emaneti ehline vermezseniz, yerel seçimlerle alakalı önce muhtariyetler, sonra bağımsızlık istekleri ortaya atılmaya başlanır.”

Siyasi partiler seçimlerle ilgili farklı yorumlar ve eleştiriler elbette yapacaklardır, bunda hiçbir mahzur yok. Ancak herhangi bir şehirde, ilçede, kasabada falan parti seçimi kazanırsa ‘bölünme tehlikesi ortaya çıkar’ diyorsanız, o zaman işler değişir. Eminim MHP’li yetkili, bu ifadelerin ne anlama geldiğinin farkındadır. Hemen hatırlatalım, bu ülke büyük bir medeniyetin mirasçısı olan güçlü bir ülkedir. Dahası, bir kasabada sevmediğimiz bir partinin adayı başkan seçildi diye bölünecek bir ülke de değildir.

Kim nasıl düşünür bilemem, ama ben bu tür düşüncelerin bu ülkenin savunma güçlerine ve güçlü devlet geleneğine güvensizliğin sonucu olduğu kanaatindeyim.

(KARAR)

Etiketler: » » » » »
Share
570 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...