logo

24 Şubat 2019

Biz ve ülkemiz


Rasim Özdenören
riozdenoren@gmail.com

Her ülkenin, her­kesten farklı bir özgürlük ve özgünlük alanı bulunur. Bu özgürlük ve özgünlük alanını (onun karakterini) o ülke coğrafyasının inciri, üzümü, zeytini, kaysısı, peyniri ve demiri ve çeliği alt alta toplanıp meydana getirmez. O karakteri o ülkede yaşayan insanların mizacı, seci­yesi, nüfusu, nüfus artışı, kişi başına düşen millî hasılası da mey­dana getirmez. Ayrıca: bu özgürlük ve özgünlük alanı, o ülkenin belir­lenmiş tarihinden ve belirlenmiş istikbalinden ve meselâ uzun vadeli iktisadî planlarından da oluşmaz. Bütün bu farklı faktörleri, özellikleri yan yana getirerek, alt alta dizerek elde edilebilecek çe­şitli matrisler, o ülkeye “benimdir” diye bakan kimseyle özdeşleştirilemez. O ülke bütün bu insanlardan, incirinden ve üzümünden ve de­mirinden ve çeliğinden bir özellik taşısa da, bu nesnelerin ne tek tek her birine, ne de toptan bunların tümüne indirgenebilir. O ülkeden bütün bu insanlardan ve bütün bu nesnelerden ayrı düşen bir fark­lılık kalır geriye, işte o, herkesin ve her şeyin dışında kalan o farklı şey, o ülkenin, ülke o haldeyken (geçmişi, hâli ve geleceği ile ve insan ve nesne kaynakları ile) kimliğini belirleyen özelliktir. İbni Haldun bu özelliklerin toplam hasılasına “iklim” adını veriyor…

Ben, bu kimliğin değiştirilemez olduğunu söylemiyorum. Bilakis, bu kimliğin değiştirilebileceğini ileri sürüyorum. Nitekim Osmanlı kimliği ile Türkiye Cumhuriyeti kimliği bir tutulabilir mi? Türkiye Cumhuriyeti’nin şimdiki kimliği gökten düşmedi. Bu kimlik, Osmanlı kimliğinin içinden çıkarıldı. Osmanlı kimliği, elbette kendi aslî zemininde bırakılarak meydana getirilmedi bu yeni kimlik. Bilakis, o zemin, tümüyle bir başka zeminle değiştirildi. Fakat zeminin üzerinde bulunan insan ve zenginlik malzemesi aynen baki kaldı.
Demek ki, ülkenin kimlik değişiminin mümkün olduğunu ileri sürüyoruz. Ama değişimin aynı zemin üzerinde kalarak gerçekleştirilebilece­ğini söylemiyoruz. Bu değişim düzlem değiştirmek suretiyle gerçekleştiriliyor.

Besbelli, değişim, gökten zembille inmez. Bu değişim, mevcut şartların içinden çıkartılır. Durum, insanın kafa yapısıyla ilintilidir. Statükoyu değiştirmek, aynı statükonun zemininde durarak gerçekleştirilemez. Bunun mümkün olmadığı söylenmeden de belli. Nitekim son yıllarda ülkemizde gözle görülebilir değişim bu iddiamızın kanıtı sayılmalı…

Kimilerine kafa karıştırıcı gibi görünebilecek bu mülahazalar aslında basit bir gerçekliği ifade ediyor. Tabii ki bu değişimi, bu söylediklerimizi bir çe­lişki olarak değil, ancak eşyanın tabiatından neşet eden bir özellik ola­rak görebilenler için…

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » » » »
Share
532 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...