logo

23 Ocak 2019

Bir Özdil mi imale yapıyor!


Akif Beki
a.beki@gmail.com

Savunmaya bak; Mustafa Kemal kitabının 2 bin 500 liralık ultra lüks baskısından, saat 9’u 5 geçe sadece 1881 zengin Atatürkçü yararlanmayacakmış.

Bu şaheserin 10 Kasım fontlusundan satın almaya parası çıkışmayacakları da düşünmüşler.

Görmeyi çok istiyor ama alıp evinize götürecek peşinatı denkleştiremiyor musunuz? Mahrum kalmayacaksınız, müjdeler olsun.

Sizin gibi dar gelirli Atatürkçüler için Kırmızı Kedi yayınevinin Beşiktaş mağazasında ziyarete açacaklarmış kitabı.

Sükseli baskının bir nüshası, kutsal emanetler sandukasına benzer camekan bir bölümde teşhir edilecek, bu da size züğürt tesellisi olacakmış.

Ama dokunamayacaksınız diye üzülmeyin, vitrin camının arkasından huşu içinde bakarak iç geçirme imkanı sunulacak. Bütçenize de uygun, her keseye bir çözüm bulmuşlar, kimse bu pahalı Atatürk sevgisinden yoksun bırakılmayacak.

Kitapçıyı türbeye çevirecekler deseniz ya…

Sembolik değeri bedava, önündeki kuyruk ne kadar büyürse o kadar iri olur karşı devrimcilere, Atatürk düşmanlarına vereceği mesaj.

Ayrıca çağrısına koşarak; eşantiyondan iktidarı protesto etmiş, Anıtkabir’e gitmiş kadar temsili duruş sergilemiş, siyasi tavır da koymuş oluyorsunuz. Özdil’in ikramı, sudan ucuz prestij, daha ne!

Atatürkçülerin güç ve gövde gösterisi yapacağı bir ‘biz kaç kişiyiz’ sayımı yerine de geçiyor, cılız görünmeyi hangisi ister.

Bu vesileyle içtimaya yolunu düşürenlerin dükkana da ayağı alışmış olur. Hem gelmişken eli boş dönecek değiller, alacak bir iki hurafe çarpar gözlerine evvel Allah.

Ticari zekanın böylesine şapka çıkarılır ancak, vallahi bravo, o müşteri çekmeyecek de kim çekecek!

Tüy dikmek denir gerçi buna, ben yine de imale yapma yakıştırmasını daha şık ve estetik buluyorum.

Kısa heceyi ölçüye uydurmak için uzun maval okuyor çok satan Yılmaz Özdil. ‘Gel ayran budalası gel’ çığırtkanlığını uzattıkça uzatıyor. Uyandırmak gibi bir korkusu yok, alıcısından emin, bitmiyor yalellisi.

Padişahlara adanan şaşaalı eserlerin bile özel seri baskısı varmış da, Atatürk’e mütevazı bir koleksiyoner baskısı çok muymuş da, 4 aydır cebine kuruş girmemiş de, kazancın hepsini kendine almayacak birazını bağışlayacakmış da, ne fedakarlık!

Üstelik elektrik faturası gibi mecburi değilmiş, talebe bağlı arz piyasasıymış, alamayan çulsuzun cereyanını mı kesiyorlarmış ki. Teklif var, ısrar yok…

Üstüne üstlük Atatürk’ten geçinmeye değil Atatürk’ün hatırasını onurlandırmaya, yüceltmeye hizmet edecek bir projeymiş, başka da bir kazançta gözleri yokmuş filan…

Kendisi için bir şey istiyorsa namert. ‘İki tok gözüm önüme aksın ki’ diye yemine vursa tamamlanacak bir pazarlama vulgarlığı. Göstere göstere, göze soka soka hem de…

Fakat bu rahatlık Özdil’e mi mahsus, hayır.

‘Paranızı bana yatırın Kudüs kurtulsun, ümmet ayağa kalksın, Mekke düşmesin’ diye yüz milyonları tokatlayan Çiftlikbank ütücüsünde de vardı aynı deha.

‘Ben kazanırsam ümmet kazanır, yoksa Mekke kaybeder’ sloganıyla oy isteyen belediye başkanı da benzer yazılımı kullanıyor.

İhaleyi hangi ulvi duygularla aldığını anlatırken, derenin taşıyla derenin kuşunu nasıl vurduğunu dümdüz ağzından kaçıran uyanık da bu sınıftan.

Kitlelerini, enayi yerine koymaya doymuyor bezirganlar.

Fakat büyüyle bağlanmış, gözüne perde inmiş gibi, kendi istismarcısını görmüyor kimse.

‘Kendi refahım için değil ümmetin refahı için çalışıyorum, servetim Allah’ındır, feda olsun’ diyen cingöze tek laf etmeyen sayfalar, Özdil eleştirisiyle dolu.

‘Keriz silkeliyor, basbayağı söğüşlüyor’ lakırdılarından geçilmiyor. Hayırlı işler…

Şahsi ikbal ve iktidar mücadelesine Kuvayı Milliye direnişi süsü veriyor, cukka kavgasını Atatürkçülük davası gibi gösteriyormuş.

Tüccarlığa dökmüş, dünyalığı için Atatürkçülüğü sömürüyor, ticarete alet ediyormuş. Hadi ya, bak sen!

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » »
Share
509 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...