logo

19 Temmuz 2019

Bir Hamas mensubunun Yemen’de öldürülmesi


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Hamas’ın Yemen’deki elemanlarından olan ve 15 yıldan beri bu ülkede bulunan Selim Ahmed Maruf geçtiğimiz hafta içinde Yemen’de öldürüldü. Bu cinayet olayı Türkiye’de Filistin Enformasyon Merkezi’nin ve diğer bazı haber kaynaklarının haberlerinde gündeme getirildi; ancak çok fazla dikkat çekmediğini sanıyoruz. En çok dikkat çeken yanı da olayda Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) işgal güçlerinin parmağının olduğuna dair güçlü şüphelerdir.

Hamas’ın 13 Temmuz Cumartesi günü yaptığı açıklamada Maruf’un Yemen’in Me’reb vilayetinde bir güvenlik kontrol noktasından otobüsle geçmekte olduğu sırada silahlı elemanlar tarafından indirildiğini, kendisinden dört gün haber alınamadığını sonra da 12 Temmuz Cuma günü cesedinin bulunduğunu dile getirdi. Hamas açıklamasında herhangi bir tarafı suçlu ve sorumlu olarak göstermedi, ancak Yemen güvenliğinden olayın soruşturulmasını ve sorumluların bir an önce ortaya çıkarılmalarını istedi.

Maruf’un ailesi de oğullarının 15 yıldır Yemen’de yaşadığını, Hamas’ın San’a’daki bürosunda çalıştığını, herhangi bir şahısla veya grupla bir husumetinin olmadığını, herkesle iyi geçinmeye çalıştığını ve ilişkilerinin gayet iyi olduğunu dile getirerek Yemen hükümetinden cinayetin soruşturulmasını, suçluların bulunmasını istedi. Aile de açıklamasında herhangi bir tarafı itham etmek istemedi.

Ahmed Selim Ma’ruf’un Gazze’de ikamet eden kardeşi Ebu Enes Ma’ruf, El-Cezire’nin haber sitesine (aljaazeera.net) yaptığı açıklamada cinayetin ayrıntısı hakkında verdiği bilgide şunları söyledi: “Kardeşim Ebu Abdurrahman bir iş için Sudan’a yolculuk etmek amacıyla, 7 Temmuz Pazar akşamı otobüsle havaalanına gitmekte olduğu sırada Me’reb’de güvenlik kontrol noktasında silahlı kişiler tarafından durduruluyor, otobüsten indirilip bilinmeyen bir yere götürülüyor. Sonra Cuma sabahı (12 Temmuz) cesedine rastlanıyor.”

Yapılan açıklamaya göre Ma’ruf’un kaybolmasından sonra Hamas’ın San’a’daki bürosu, Yemenli yetkililer ve Filistin büyükelçiliği her tarafta arama yapıyor. Ancak bir sonuç elde edemiyorlar. Sonuçta Me’reb’deki hastanelerden birinde ölü bedenine rastlanıyor.

Hastanede yapılan teşhiste Ma’ruf’un bedeninde herhangi bir kurşun izine rastlanmıyor. Ama işkence izlerine rastlanıyor. Bu da onun üzerine mermi sıkılarak idam edilmek suretiyle değil götürüldüğü yerde yapılan sorgulama esnasında çok şiddetli bir şekilde işkence uygulanması sonucu hayatını kaybettiğini gösteriyor.

Dediğimiz gibi gerek Hamas ve gerekse öldürülen kişinin ailesi cinayetten dolayı belli bir kesimi doğrudan suçlu ilan etmekten kaçındı. Bunun yerine Yemen’de yargı mekanizmasının devreye girmesini ve olayın soruşturulmasını, suçluların bir an önce ortaya çıkarılıp hukuka teslim edilmelerini istemekle yetindiler.

Fakat sosyal medyada mesajlar yayınlayan Filistinliler cinayetten Birleşik Arap Emirlikleri istihbaratını sorumlu tuttular. Çünkü onun havaalanına gitmekte olduğu sırada yolda BAE istihbaratının elemanları tarafından durdurulduğunu ve kaçarıldığını vurguladılar. Bazı İsrail medya organlarında ise onun İsrail casusları tarafından kaçırılmış ve işkenceyle öldürülmüş olabileceği ihtimali gündeme getirildi. Burada yolların kesişmesi ve BAE istihbaratı ile İsrail istihbaratının kaçırma eylemini, işkence uygulamasını ve cinayeti birlikte işlemiş olmaları da mümkündür.

Selim Ahmed Ma’ruf’un kaçırılması ve öldürülmesi olayı henüz tam olarak aydınlatılmış olmasa da işin içinde BAE istihbaratının parmağının olabileceği konusunda çok ciddi şüpheler var. Ayrıca bu olay BAE istihbaratının Yemen’deki tek eşkıya eylemi ve cinayeti değil.

BAE istihbaratının Yemen’deki eşkıyalığı ve diğer bazı cinayetleri hakkında inşallah müteakip yazımızda bilgi vermeye çalışacağız.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
351 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...