logo

24 Şubat 2019

Bir çınar devrildi: Kemal Karpat


Taha Akyol
t.akyol@gmail.com

Kemal Karpat hocamız sosyal bilimler ve tarih alanlarında büyük bir çınardı. Hem bir göçmen olarak, hem ideolojik şablonların dışına çıkan bir bilim adamı olarak yaşadığı acı tecrübelerle de büyük bir çınardı…

Akademik hayatında bazen şucu, bazen bucu diye kötü muamelelere maruz kalmıştı.

Nehir söyleşi tarzındaki “Dağı Delen Irmak” adlı kitabında şöyle anlatır:

“Asıl mücadele edilmesi gereken mesele, devlet adına hareket eden, ruhsuz, kalpsiz ve insanları hiçe sayan bu ‘ejderha’nın maskesini indirmek, bunun yerine daha insani bir yüz, bir varlık koymak için çalışmaktır. Topluluğu kültürüyle, varlığıyla olduğu gibi gösterecek bir devlete ihtiyacımız var.” (İmge, Yay, Sf. 273)

Cemil Meriç de kendisini anlatırken aynı “ejderha”dan yediği sopaları sayarak şöyle yazmıştı:

“Batı ülkesinde büyük bir fikir adamı, bir teorisyen olabilirdi. Ezdiler… Düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bu ülkede…”

En önemli eseri

Şerif Mardin ve Aziz Sancar gibi Karpat Hoca da kariyerini Amerika’da tamamladı, dünyada kendisine en çok atıf yapılan Türk sosyal bilimcilerden biri oldu. Eserleri Türkiye’de son olarak Timaş tarafından yayımlandı. En önemlisi “İslam’ın Siyasallaşması” adlı 700 sayfalık kitabıdır.

Konusu bugün Siyasal İslam denilen akımlar değildir, Osmanlı modernleşmesidir. Geçmişte köyünde veya mahallesinde sakin oturan geleneksel kültürlerin modernleşme yani eğitim sürecinde siyasallaşarak “kimlikler sorunu”nun ortaya çıkmasıdır: Hıristiyan azınlık milliyetçilikleri, Müslüman Arnavut ve Arap milliyetçilikleri gibi Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük, Batıcılık akımları da bu sürecin eserleridir.

Tabii bu sürecin en ateşli döneminde hükümdarlık yapan II. Abdülhamid’in uzun iktidar dönemi, kitabın en geniş konusudur.

Bu süreçte bugünkü Türkiye’nin oluşmasında Karpat iki faktörün önemini özellikle vurgular: Göçlerle nüfusun Müslümanlaşması ve Türkleşmesi… Tanzimat’la başlayan modern eğitim ve modern kurumlaşma…

İslam ve modernleşme

Karpat’a göre, Osmanlı’da 1729-1829 arasındaki yüz yılda basılan kitap sayısı180’den ibaretti. Abdülhamid döneminde yaygınlaşan eğitim sayesinde 1893 ile 1907 arasındaki 14 yılda 10.601 kitap basıldı. Çoğu din dışı konulardadır. (s. 162)

Aynı şekilde telgraf şebekesi, dernekler ve gazete-dergi tirajları da arttı.

Evet sıkı bir sansür vardı. Karpat, Abdülhamid dönemi için “istibdat” tanımını kullanır fakat modernleşme de hızla gelişmişti.

Devlet kurumları açısından Karpat, Abdülhamid döneminde sekülerleşme yaşandığını anlatır. Mahkemelere medreselilerin değil, Mekteb-i Hukuk mezunlarının atandığını, hukuk sisteminin önemli ölçüde sekülerleştiğini belirtir. (S. 183)

Abdülhamid elbette İslamcıydı ve amacı uluslaşma akımlarıyla dağılmakta olan imparatorlukta Müslüman Osmanlıları din bağıyla devlete sadık hale getirmek, Hilafet nüfuzuyla da diplomatik güç kazanmaktı.

Halife Abdülhamid’in Cava Müslümanlarına Amerikan hakimiyetini kabul etmelerini tavsiye etmesi İngiltere’ye karşı denge siyasetinin çarpıcı bir örneğiydi. (S. 377-378)

Karpat’ın mesajı

Karpat Hoca’nın eserleri iktisat tarihimiz bakamından da önemlidir: Asker ve köylü olan Müslüman toplumundan eğitimli girişimci (kapitalist) orta sınıf yaratma çabası ve ileride Cumhuriyet’in bu orta sınıfa dayanması…

Düşünce tarihimiz bakamından da önemlidir: Cevdet Paşa, Namık Kemal, Ali Suavi, Ahmet Mithat Efendi, Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Fuat Köprülü gibi simge düşünürlerin rolünü anlatır.

Karpat, dinin siyasi otoriteyle iç içe geçmesinin dinde katılık ve dogmatizm yarattığı uyarısında bulunur.

Katı laikliği, toplumun ve tarihimizin Müslüman kimliğini görmezlikten geldiği için eleştirir, bunun yarattığı sorunlara dikkat çeker.

Türk kimliğinin etnik değil, kültürel nitelikli olduğunu belirtir.

Tarihi tecrübeyi hatırlatarak Cumhuriyetçilerle İslamcıların karşılıklı olarak hassasiyetlerini “kabul etmelerini” önerir.
Daima özgürlükten yanadır.

Baş eseri olan “İslamın Siyasallaşması”nı “bu kitabın mesajı budur” diyerek noktalar.

Kendisiyle defalarca görüşmüş, TV programları yapmış naçiz bir talebesi olarak azız Hocamızı rahmet ve saygıyla anıyorum.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
973 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...