logo

23 Kasım 2019

Bağımsızlığının 76. yıldönümünde Lübnan


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Lübnan İslâm orduları tarafından 636’da Hz. Ömer (r.a.) zamanında fethedildi ve Şâm (Suriye) eyaletine bağlandı. Lübnan da Suriye gibi raşid halifeler döneminden sonra sırasıyla Emevi, Abbasi, Mısır hükümdarları, Selçuklular, Eyyubiler ve Memlüklerin hâkimiyetinde kaldı. 1516’da Osmanlı hâkimiyetine geçti ve I. Dünya Savaşı sonuna kadar 400 yıl süreyle Osmanlı idaresinde kaldı. Osmanlılar Lübnan’ı merkezden tayin ettikleri bir vali vasıtasıyla yönettiler. Ancak ülkede yaşayan etnik unsurların kendi inanç ve geleneklerini uygulamalarını sağlayacak şekilde örgütlenmelerine de fırsat tanıdılar. 1918’de Lübnan Fransızlar tarafından işgal edildi. Fransızlar ülkedeki Marunilerle işbirliği içine girerek Müslümanlara baskı yapmaya başladılar. Fransız işgali 22 Kasım 1943 tarihine kadar sürdü. 1 Ocak 1944’te de Lübnan’ın bağımsızlığı resmen tanındı.

Lübnan’ın katolik Maruni asıllı cumhurbaşkanı Mişel Avn, bu yılın Eylül ayının başlarında Fransız işgali altında Lübnan adıyla bir siyasi otoritenin ortaya çıkmasının yüzüncü yıldönümü münasebetiyle yaptığı açıklamada Osmanlı devletine sataşmış ve Osmanlı boyunduruğundan kurtulma girişimlerinin tümünün şiddet, cinayet ve mezhep çekişmesiyle sonuçlandığını iddia etmişti. Osmanlıların özellikle I. Dünya Savaşı yıllarında Lübnanlılara uyguladığı devlet terörünün kıtlık ve zorla çalıştırma olmak üzere çeşitli şekillerde kendini gösterdiğini ve bunun sonucunda yüz binlerce kurban verildiğini, I. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle Osmanlıların hezimeti ve Fransız nüfuzuyla birlikte ülke tarihinde yeni bir döneme geçildiğini öne sürmüştü. Osmanlı hakimiyetini de bir işgal olarak nitelendirmişti.

Mişel Avn’ın bu iddiasına en iyi cevap yine Lübnanlılardan geldi ve; “Eğer ki Osmanlı hakimiyeti bir işgal olsaydı biz bugün hepimiz Türkçe biliyor ve Türkçe konuşuyor olurduk” dediler.

Osmanlı hakimiyeti 400 yıl sürdüğü halde kimse bir kültür emperyalizmine maruz kalmamış, Lübnan topraklarının tamamı güven ve istikrar içinde, bütün dini ve etnik unsurlar da barış içinde yaşamıştı.

Ama Osmanlı’dan sonra Lübnan’ı ele geçiren Fransa’nın hakimiyeti 25 yıl (1918-1943) sürdüğü halde halkının neredeyse tamamına yakını Fransızca öğrenmek zorunda kalmıştı ve birçokları bu sürenin sonunda artık Fransızca konuşuyordu. Okullarda Fransızca eğitim verildi ve yetişen nesil Fransız kültürüne adapte edildi.

Buna ek olarak işgalci, belli dini ve etnik unsurlarla başka bir kesime karşı işbirliği yaptığı için fitnenin ve düşmanlığın tohumlarını ekti. O yüzden Fransız işgalinin son bulmasından, ülkenin bağımsızlığa kavuşmasından sonra maalesef bir türlü huzura kavuşamadı. Uzun yıllar iç savaş yaşadı. Bu iç savaşta ülke adeta harabeye döndü. Sonra Taif Anlaşması’yla iç savaşa son verildi ama ülkenin yeniden imarı için ağır borç yükü altına girildi. Bu borç yükü tabii beraberinde büyük bir faiz yükü de getirdi. İşte bu faiz yükünden dolayı ülkenin ekonomisi bir türlü düzlüğe çıkamıyor.

Cumhurbaşkanı Mişel Avn, ülkenin bağımsızlığının 76. yıldönümü münasebetiyle 21 Kasım Perşembe akşamı bir açıklama yaptı. Gündeminde ülkede hâlâ devam eden ve Sa’d El-Hariri hükümetinin istifa etmesine neden olan olaylar ve yeni hükümetin kurulmasının gecikmesi konusu vardı. Avn, bazı çelişkilerin hükümetin kurulması işini geciktirdiğini dile getirdi ve ülkesinde yolsuzlukla mücadelenin de çok zor olduğunu itiraf etme ihtiyacı duydu. Göstericilerden de tepkisel tavır yerine diyalogdan yana bir tavrı tercih etmelerini istedi. Ancak ülkede olaylar, gösteriler, tepki eylemleri devam ediyor.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
226 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...