logo

27 Aralık 2019

Aynada güzel görünmüyoruz


Yusuf Ziya Cömert
y.comert@gmail.com

“Türkiye’deki İslamcılar için şu saptamaların yapılması şimdiki zaman bakımından faydalı olabilir: ‘Fazla iyi niyetli’, ‘toplumsal yaşam konusunda deneyimsiz’, ‘itibar, iltifat ve maddi zevkler bakımından aç’”.

Bu cümleler Doç. Dr. Muhammet Özdemir’e ait.

Belki de bu zaaflarımız yüzünden bu kadar savrulmuş, bu kadar sukut-i hayale uğramışızdır.

Mehmet Yaşar Soyalan da, dosyada imzası bulunan çoğu yazar gibi ‘fikir fukaralığı’ üzerinde durmuş.

“En az 30 yıllık bir süreç içerisinde Müslüman coğrafyada Müslüman bireylerin oluşturduğu siyasi ve sosyal hareketlerin iktidarını mümkün görmüyorum” diyor.

“Obezleşen siyasi ve sosyal hareketler artık kendini yönetemez ve hareket edemez hale geldi. Her devinimi kendisine ve çevresine zarar verdiği gibi dış vesayeti daha da güçlendiriyor. Tabir yerindeyse bir balon gibi patladı patlayacak. Türkiye dahil Müslüman coğrafyanın her bir yanında benzer bir durum sözkonusu ve tüm hareketler duvara toslamış durumda.”

Soyalan’ın öngörüsüne göre genç kuşaklar İslam’dan koptular. En az iki kuşak boyunca İslami hareketlere meyletmeyecekler. Eğer Müslüman entelektüeller ve ilim adamları yeni bir bakış açısı ortaya koyamazlarsa bu 30 yıl daha da uzayabilir.

Atasoy Müftüoğlu’nun yazısını okuduğunuzda da ‘entelektüel fukaralık’ın Müftüoğlu’na has bir dille ifade edildiğini görüyorsunuz.

“Sınırları olmayan İslami kimliğin ve bilincin ufkunu daha çok ulusal-popülist ideolojiler, kimlikler, milliyetçilikler ve mezhepçilikler kapatıyor.”

“Günümüzde toplumlarımız, büyük sayıların iktidarlarının devamını sağlayabilmek için, büyük bayağılıklara, yozlaşmalara, kirliliklere katlanabiliyor. Partizan trol sürülerinin sansasyonel-çarpıtılmış-tek yanlı politik atraksiyonları, düşünsel-kültürel-entelektüel çabalardan çok daha fazla ilgi görebiliyor.”

Neye ihtiyacımız var?

“Uluslarüstü bir ufka hitap eden bir siyasal dile, uluslarüstü kamuları oluşturabilecek zengin bir kent kültürüne, kentsel inceliklere-ilişkilere-yoğunluklara çok ihtiyacımız olduğu açıktır. Yeni bir İslami tasavvur, bölünme ve parçalanma dinamiklerini sorgulayarak, taşralı önyargıları sorgulayarak başlatılabilir.”

Maksadım, Yetkin Düşünce’deki ‘İslamcılık’ dosyasının kapsamlı bir özetini çıkarmak değil. İlgi duyan, hepsini dergiden okusun.

Dediğim gibi, bütün makaleleri -Yasin Aktay’ın röportajı dahil- okudum ve hepsi ya zihnimdeki bir gerçekliğe tekabül ederek veya bana yeni bir pencere açarak yararlı oldu.

Hepsinden çarpıcı hatta sarsıcı bulduğum makale Esat Arslan’a ait.

Evvela şunu not edeyim: Arslan, Peygamberimiz’den, sahabe-i kiramdan bahsederken benim alışık olmadığım bir dil kullanıyor.

Bunu yadırgadığımı belirtmeden geçemem.

Ancak bu dili yadırgamam yazısını okumama mani olmadı.

İlhami Güler’in ‘Ümmet’ kavramını genişletmesine benzer bir şekilde ‘Müslüman’ kavramını genişletiyor Arslan.

“Kur’an’da Müslüman hangi dine mensup olursa olsun bu dini samimi ve temiz bir şekilde yaşayan insana verilen isimdir.”

Oldukça yeni bir yaklaşım.

Müslümanlara herkesle, her dinle ve inançla savaşmalarını öğütleyen politik çizginin tam zıddı.

Osmanlılar’ın, 7. asır İslam’ını 13. asır için güncellediklerini söylüyor Arslan. Aynı şekilde, bu hikmet geleneğinin 21. asır için de güncellenmesi gerektiğini düşünüyor.

“İktidardaki İslamcılar Toynbee’nin Tarih Bilinci’nde dile getirdiği gibi geçmiş başarılarının kibriyle siyasete yaklaştılar. Osmanlı Barışı ve ihtişamı altında ezildiler ve 21. Asrın gereği olan düşünsel dönüşüme girmeye direndiler.”

Nasıl bir şey olabilir o düşünsel dönüşüm?

“Finansal sınıfın çıkarları uğruna çiftçileri ve sıradan halkları ezen ve sömüren bir sistemle kavga etmeyen, gerek düşünceleri ve sözleriyle ve gerekse gündelik yaşam biçimiyle bu kavgayı hayata ve yeryüzünün gündemine taşımayan bir Müslüman, Müslüman değildir.”

Ne öneriyor?

“Küresel kapitalizme karşı küçük cihadla ve nefsimizin ve cemaatimizin kusurlarına karşı büyük cihadla mükellefiz.”

“Yeniden dirilmeye ve insanlığa yeni bir hayat felsefesi hediye etmeye ihtiyacımız var.”

“Önünüzdeki elli yılı büyüleyecek ve bugün son on yedi yıllık yanlışlarınız yüzünden utançla baktığınız çocuklarınızın çocuklarına, torunlarınıza keyifle anlatabileceğiniz bir maceraya hazır mısınız?”

Arslan, böyle bir çağrıya kulak vermeye müsait olduğumuzu düşünmüyor.

Demek ki, kendimize tuttuğumuz aynadaki görüntümüz pek iyi değil.

Son olarak ‘dışarıdan’ tutulan bir aynaya, Ömer Laçiner’le yapılan söyleşiye değinip bitireceğim.

(KARAR)

Etiketler:
Share
409 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...