logo

28 Şubat 2019

Asıl 28 Şubat’ı aşmak


Ahmet Taşgetiren
a.tasgetiren@gmail.com

“Asıl 28 Şubat” diye bir ifade koyuyorum başlığa. Anlaşılacağı gibi bu ifadeden bir 28 Şubat 1997 olayı anlaşılıyor bir de başkası… Üstelik o başkası işin daha da kökü.

Ben 28 Şubat’ı “yerli” bir olay olarak görmedim. Yani içerde, askerlerin Cumhurbaşkanı Demirel ile anlaşarak Milli Güvenlik Kurulu’nda kararlaştırıp devreye soktukları bir eylem… değildi.

NATO’da pişen bir projenin Türkiye’yi pilot ülke olarak kullanmasıydı.

Sovyetler dağılmıştı, ona bağlı olarak Varşova Paktı’nın misyonu bitmiş, NATO’nun “Tehdit değerlendirmesi” de değişmişti. “Yeni tehdit Ortadoğu’da yükselen İslam fundamantalizmi idi.” Türkiye’de siyasal İslam yükselmiş, Refah iktidara gelmişti. Refah lideri “D-8” gibi İslam dünyasını ve Türkiye’yi yeni bir dünya tasavvuruna yönelten bir projeyi inşa etmeye çalışıyordu.

“Türkiye’de İslam çok olmuştu.”

Bu konsept islami gelişmelere zaten mesafeli olan askerler tarafından paylaşıldı. Onlara göre de İslam, siyasette, ekonomide, bürokraside, eğitimde çok olmuştu. Üniversitelerde başörtülü kız öğrenciden geçilmiyordu vs.

28 Şubat devreye girdi: “İslam’ı azaltma projesi” çerçevesinde Refah kapatıldı, İHL’lere tırpan vuruldu, İlahiyatların kontenjanı düşürüldü, başörtülü öğrencilere ve kamu görevlilerine karşı sürek avı gerçekleştirildi, Yeşil sermayeye karşı operasyon yapıldı, sivil – askeri bürokraside eşi böşürtülü olmak “irtica bağlantısı” ile ihraç gerekçesi oldu, yargı askerlere selam durdu, Anayasa Mahkemesi başörtüsü yasağının gerekçesini yazmaya koyuldu.

Bir karabasan gibi çöktü Türkiye’nin üzerine 28 Şubat…

Aradan 5 yıl geçti. Refah Partisi (sonra Fazilet) bünyesinden çıkan bir kadronun partisi, kurulduktan sonraki ilk seçimde iktidara geldi. Kadro, evet, Refah – Fazilet zemininde yetişmişti, ideolojik yapıları belli idi.

Peki ama Refah’a yönelik “İslam çok oldu” yaklaşımı bu yeni siyasi yapıya karşı sergilenmeyecek miydi? İçerde ne yapılacaktı, dışarda ne yapılacaktı?

İçerde ne yapıldığını biliyoruz: Meşruiyet sorgulaması 2008’e kadar devam etti. 2008’de Ak Parti için, iktidarda iken ve yüzde 47 oy almışken, “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak” suçlaması ile kapatma davası açıldı. Bir oy farkıyla kapatma gerçekleşmedi, ama aynı suçlama ile bu defa 1’e karşı 10 oyla hazine yardımının azaltılmasına hükmedildi. Darbeci odakların faaliyetleri de 28 Şubat’ın ordu zeminindeki uzantısı idi.

Ama Ak Parti’nin öncü simaları kuruluş safhasında ABD’ye gittiler, AB merkezleriyle temas kurdular, muhtemel ki dış politika alanında Refah’tan farklılıklarını anlattılar, bu arada dini referansla hareket etmediklerini ilan ettiler, bu da Batı’da karşılık buldu. Muhtemel ki “Bir deneyelim” dediler. Ufuk Güldemir’in Teksas Malatya’da anlattığına göre tıpkı ABD’de Özal için söylendiği gibi “Bir İslam ülkesinde iletişim için bundan iyisini mi bulacağız” dendi ve evet, 28 Şubat’tan 5 yıl sonra “Refah’ın yenilikçileri”nin iktidarı başladı.

Ancak, bir süredir biliyoruz ki, Washington dahil Batı başkentlerinde Tayyip Erdoğan ismine, merhum Erbakan’dan daha farklı bakılmıyor.

Hoş Erdoğan da, Erbakan Hoca’dan çok daha kuvvetle dünya sistemini sorguluyor: “Dünya Beşten büyük.”

NATO konsepti çerçevesinde yürütülen ve Türkiye’nin ilgi gösterdiği Büyük Ortadoğu Projesi vardı. Kazablanka’da, Malta’da, Şarmel Şeyh’te toplanılmıştı. İsrail de işin içindeydi. Onlar çok geride kaldı. Türkiye ile Batı dünyası 28 Şubat öncesinden daha iyi ilişkiler içinde değil. Ama bereket ki, 28 Şubat’ın iç odakları güçten yoksun hale geldi.

Buna karşılık, 28 Şubat’tan sonra Ak Parti’nin ilk siyaset yolculuğunda iç direnişe prim vermeyen dış odaklar şimdi 28 Şubat’ın dış ayağını tahkim etmekle meşguller. İslam dünyasından yeni bir dünya çıkarmayı ve onunla dünya dengesine kafa tutmayı sen mi istiyorsun, diyor ve bizzat İslam dünyasının içinden karşı bloklar oluşturmaya çalışıyorlar. Mısır’ın tatil merkezi Şarm el Şeyh’te, bütün dünyanın gözü önünde Kahire darbecisini, üstelik patır patır idam gerçekleştirdiği bir zamanda kutsarcasına AB – Arap Ligi işbirliği gösterisi yapılıyor. Daha önce Varşova’da buluşulmuştu. Suudlar Trump’a ev sahipliği yapmıştı vs…

Sonra PYD-YPG’ye Türkiye sınırında koruma sağlamak…

Başta dedim ki, içerdeki 28 Şubat, NATO konsepti ekseninde bir pilot uygulamaydı.

Asıl 28 Şubat, küresel odakların gündeminde olandır.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » »
Share
606 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...