logo

26 Ağustos 2019

Arayış


Mustafa Karaalioğlu
m.karaalioglu@gmail.com

Söz konusu olan bir başka parti olsa, bugün sahip olduğu halk desteği ve gücü sayesinde ne sorgulanır ne de taraftarları onun için kaygılanırdı. En büyük oy oranını elinde bulunduran ve lideri en güçlü politik figür olan bir parti için bu kadar tartışma yapılması garip karşılanırdı. İktidara ulaşmayı ve orada kalmayı rakiplerinden çok daha iyi bilen bir partinin hergün kritik edilmesi anlamlı bulunmazdı.

Ama AK Parti, güçlü halk desteği ve iktidar potansiyeline rağmen tartışılıyor, eleştiriliyor ve gelecek adına bizzat taraftarlarının endişesiyle masaya yatırılıyor.

İktidar partilerinin eleştiri odağında olması, en çok politik hikayenin bu partilerden üretilmesi ve elbette geleceklerine dair tahminlerin yürütülmesi normaldir. Yani, özellikle yerel seçimler ve büyükşehir belediyelerinin kaybedilmesi sonrası başlayan tartışmaların AK Parti için de anlaşılır bir yanı vardır. Ancak, AK Parti ve partinin lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan etrafında gelişen eleştirilerin bu durumu aşan boyutları vardır. Bu yüzden ülkenin hala en büyük partisi yeni politik söylem, tarz, tavır ve politika arayışı hissediyor. Bu yüzden de Erdoğan, bu değişim için bazen öneri bazen de eleştirilere muhatap oluyor.

Çünkü artık bir partinin birinci olması ve hatta rakipleriyle arayı açarak kazanması iktidar için yeterli olmuyor. Başkanlık sistemi AK Parti ve Erdoğan’a neredeyse sınırsız bir icraat imkanı sunarken, iktidar olma ve iktidarda kalma garantisini matematik olarak zayıflattı. Eski sistemde yüzde 40’la bile iktidar olmak mümkünken bugün yüzde 50 eksi bir oy yetmemektedir. Nitekim bu yeni denklemin baskısı yüzünden 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimi ve 2019 Mahalli İdareler seçimlerinde MHP ile ittifak mecburiyeti doğdu. Geçen hafta içinde yapılan 18. Kuruluş yıl töreninde de bizzat Erdoğan tarafından ittifaka bağlılık teyid edildi. Bu şartlarda artık Cumhur ittifakının iktidarını konuşuyoruz.

Ne var ki son yerel seçim ve tekrarlanan İstanbul seçimi Cumhur ittifakının yüzde 50+1 oy için yeterli olup olmayacağı şüphesini güçlü şekilde doğurdu. Buna mukabil muhalefet bloku da yüzde 48-49’a demirlemiş görünüyor. Sadece bir puanın bütün hesapları değiştirebileceği ürkütücü bir denge hali… Gayet tabii, bir dahaki seçime dört yıla yakın bir süre var ve bugünkü verilerin değişme ihtimali yüksek ama iktidar partisiyseniz bu ihtimali pozitif yönde alıp cebinize koymak gibi bir rahatlığınız olamaz.

Şartlar değişir elbette ama ya daha kötü istikamette değişirse ne olacak? Bu soruyu sormak ve düşünmek zorundasınız. Problem varsa -ki öyle görünüyor- şimdiden hamle yapmalısınız.

Nitekim, açık ifade edilmemekle birlikte endişeler iktidar kanadından geliyor. Hatta, bu bahis seçim sonrası alelacele başkanlık sisteminde revizyona gidilmesi gibi yüksek bir seviyeden açılmıştı. MHP Lideri Bahçeli’nin duruma el koymasıyla o tartışma yapılmadan kapandı. Sistem ya da tatbikat… AK Parti’nin problemi görmemiş ve analiz etmemiş olması mümkün değildir. Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “toparlanmak, kapı kapı dolaşmak, herkesi kucaklamak, daha çok çalışmak” gibi güç kazandırmaya yönelik mesajları bunu açıkça gösteriyor. Bir arayış var ama görünen o ki Erdoğan bunu panik havası yaratmadan ve kaybedilen bir şey olmadığı duygusunu yayarak sürdürüyor. Henüz etkili bir enstrüman kullanabilmiş değil ama bulunduğu konumda böyle davranmakta haksız sayılmaz. Zira, mesele sadece AK Parti’nin imajı veya kadrolarında yapılacak değişikle sınırlı değil. Erdoğan, bir yandan ülkenin karşı karşıya bulunduğu ciddi ekonomik sorunların acilen üstesinden gelmek, bir yandan da siyasi sahada yaşanabilecek yeni gelişmelerin göğüslemek gibi zor bir mesai ile karşı karşıyadır.

Her ne yapılacaksa, hangi karar alınacaksa bunun sahici, derin ve mutlaka bütün ülkenin dikkatini çekecek kalitede olması zarureti vardır.

(KARAR)

Etiketler:
Share
306 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...