logo

Amerika’da düşman damar


Ahmet Taşgetiren
a.tasgetiren@gmail.com

Amerika ile anlaşılmış gibi olmuştu. Trump, yardımcısını göndermişti, YPG-PYD güçleri alandan çekilecekti, Amerika Suriye’de bir bölge için bunun güvencesini vermişti, Trump o kötü mektuptan sonra Erdoğan’ı öven cümleler kurmuştu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da, 13 Kasım’daki randevuya gitme eğilimine girmişti.

Ama her şey o kadar hızlı yaşanıyor ki!

Amerika’nın gündüzü bizim ileri gece saatlerimizde ABD Temsilciler meclisi yapacağını yaptı ve Türk – Amerikan ilişkilerine bir zehir daha döktü.

-“Ermenilere soykırım yapıldığı” tasarısını onayladı; 11 red oyuna karşılık 405 oyla.

– Türkiye’ye Suriye’nin kuzeyindeki operasyonundan dolayı yaptırımlar uygulanmasını içeren bir tasarıyı onayladı; 16’ya karşı 403 oyla.

İşin ilginci her iki tasarıda “Kürtler boyutu” var. Temsilciler Meclisi’nin Demokrat Başkanı Nancy Pelosi, “Ermeni soykırımının” tanınmasının geçmişin hatalarının tekrarlanmaması açısından önemli olduğunu söylüyor ve “(Suriye’de) Kürtler’e yapılanlar günümüzdeki tehlikenin bir hatırlatıcısı” diyor.

Ermeni tasarısı bildik bir şey. Isınıp ısınıp gelir ABD meclislerinin gündemine.

Yaptırımlarla ilgili tasarı zehir zemberek. Her şey doldurulmuş içine; müttefiklik falan diye bir kaygı söz konusu değil. “Erdoğan ailesinin mal varlığının soruşturulması”ndan tutun, isim isim hedeflenenlere, S-400 alımı sebebiyle uygulanması öngörülen CAATSA yaptırımlarına, Halk Bank’a…. Ne yok ki. Dünden beri haber sitelerinde – gazetelerde herkes okudu, okuyor.

Çok açık; bu bir düşmanlık belgesi. Ne yazık ki bu belgenin altında ABD Temsilciler Meclisi zemininde oluşan çok çok geniş bir mutabakat var. Yani hem Demokratlar hem Cumhuriyetçiler (Trump’ın partisi) Türkiye’yi dövme konusunda mutabık kalmışlar.

Doğru, her şey bitmiyor Temsilciler Meclisi’ndeki oylama ile. Senato safhası var, ondan sonra Trump’ın ne yapacağı konusu var.

Ama eğer Temsilciler Meclisi gibi platformlar, Amerikan kamuoyunun dünyasını yansıtıyorsa, demek orada Türkiye’nin zaruretlerini hiç anlamayan bir zemin var: Türkiye’nin güvenlik kaygılarını görmeyen, Kürtlerle ilişkilerini bizim anladığımız gibi anlamayan, Ermeniler konusundaki saplantılarından bir zerre kurtulmayan, kim bilir belki Türkiye’nin şu andaki İslam’la ilişkisini fundamentalizm çerçevesinde gören bir toplumsal algı…

Bu algının canı cehenneme. Yel kayadan ne aparır! Hepimizin içinden bu duygular geçiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Atılan adımın kıymeti yok, bunu tanımıyoruz. Kendileri çalıp kendileri oynuyorlar” diyerek her iki tasarıya bu tonda cevaplar verdi zaten.

Ama reel politik diye bir şey de her safhada gelip devreye giriyor. Amerika’dan Başkan yardımcısı dahil bir heyet geldi, 6 saat 20 dakika görüşüldü, sonunda Trump’ın “küstah” mektubuna cevabı bile erteleyen ılımlı mesajlar çıktı, ama gelin görün ki kısa süre sonra bu zehir zemberek tasarılar kabul edildi.

Dediğimiz gibi bu tasarıları elimizin tersi ile itebiliriz. Ama anlamalıyız ki, Amerika’da bir yerlerde Türkiye ile ilgili bir hesap saklı duruyor. Bu iki tasarıya baktığımızda o hesabın maddelerini görebiliyoruz:

– Kürtler konusu ABD’ye göre kapanmamış bir hesaptır.

– Ermeni meselesi kapanmamış bir hesaptır. Belki daha genelde rahip Brunson ile sembolize olan Hristiyanlar meselesi öyle.

– Türkiye-Rusya ilişkileri sorunlar çizelgesindedir.

– “Erdoğan ailesinin hesapları” diye bir dosyayı rafta tutuyor ABD’de bir odak.

Belli ki bunlar uygun zemin oluştukça masaya konacak.

13 Kasım her bakımdan kritik bir tarihti. “Erdoğan – Trump buluşması” geldi gitti, geldi gitti. En son yaptırımların kaldırıldığı Trump tarafından ilan edilince Erdoğan için de buluşma imkan dahiline girer gibi oldu.

Son tasarı ise her şeye yeniden zehir kattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Henüz karar vermedim, şüpheler var” diyerek yeniden mesafe koydu. Herhalde 13 Kasım’a kadar Trump ne yapacak, ona bakılacak. Ayrıca Suriye sahası henüz durulmuş değil. Belki de Temsilciler Meclisi’nin tavrına cevap, mektupta olduğu gibi yeni bir harekatla verilir.

DÜZELTME: 27 Ekim 2019 tarihli “Kendi ayağına kurşun sıkanlar” başlıklı yazımda 4’üncü beşinci paragraflarda Fetih Suresinin son iki ayetine atıf yapılarak Maide suresinin 54’üncü ayeti’nden bir bölüm konmuştur. Fetih suresindeki ifade “Eşiddâü ale’l küffâri ruhamâü beynehüm- Kafirlere karşı şiddetli kendi aralarında merhametli” şeklinde iken Maide suresindeki ifade “Ezilletin alel mü’minine eizzetin alel kâfirîn – Mü’minlere karşı alçak gönüllü kafirlere karşı onurlu” şeklindedir. Bu durumda beşinci paragraftaki “Mü’minlere karşı alçak gönüllü” ifadesi de “Kendi aralarında merhametli” şeklinde olacaktır. Düzeltiyor, özür diliyorum.

(KARAR)

Etiketler:
Share
397 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...