logo

26 Aralık 2019

Alkol, sömürü ve intihar


Rasim Özdenören
riozdenoren@gmail.com

Görünüşte, alkol ile sömürü arasında herhangi bir bağlılaşım kurulamayabilir. Ama acaba gerçek öyle midir?

“Ateş suyu”na alıştırılan Kızıl Deriliyi ele alalım.

Kızıl Derili adamın gündelik hayatında tüttürdüğü bir dumanı vardı. Kıtanın sonsuzca uzayan topraklarında, sesini ulaştıramadığı mesafelerde duman ona haberleşme işinde yardımcı oluyordu. Beyaz adam, Kızılderili’den dumanı öğrenince bunun keyif verici bir nesne olduğunu keşfetti. Avrupa’da tütün alışkanlığı oradan başladı. Ve devam ediyor.

Kızılderili’nin kendine özgü bir alkolü de yoktu. Dolayısıyla alkol alışkanlığı da yoktu.

O, doğanın kendine armağan ettiği böcekkabuklarından, çiçekten, ottan, çöpten süslenme nesneleri icat ediyor; bu sade, basit süslerle gönlünce eğleniyordu.

Vaktaki, beyaz adam, Kızılderili’nin alkolü tanımadığını fark etti, ona alkolü (viski) tanıttı. Kızılderili, bu sert içkinin tadını aldı ve ona “ateş suyu” adını verdi. Kızılderili ilkin viskiye tiryaki edildi, sonra viskinin bedeli ondan aklın almayacağı ölçüde yüksek pahalar ödettirilerek çıkartıldı. Bugünkü Amerika kıtası topraklarının çoğu, bu doğuştan tertemiz saf insanlardan birkaç şişe viski karşılığında tırtıklandı.

Bakın kayıtlarda ne var: “Sömürgecilik en ilkel toplumlarda bile alkollü içkileri, boncuklarıyla mal dolaşımını hızlandırarak sakin yaşayışı, hızlı yaşamaya dönüştürüyordu ki; bu gerçeğin karşısında mistik uyuşukluğun öğütlenmesi emperyalizm açısından hem ikiyüzlülük, hem de çelişmeydi.” (Necip Alsan, Eylem ve Düşünce Açısından Çağımız 20. Yüzyıl, Varlık Y. İst. 1969, s.31).

Bu cümleler Afrikalılar için kuruluyor. Amerika kıtasının Kızılderili yerlilerine gelince, bugünkü New York kenti (beş ada üzerine kurulu), Şikago, Arizona, Saint Louis gibi havzalar ya birkaç şişe viski karşılığında veya incik boncuk verilerek satın alınıyordu. Örneğin New York kentinin tümü (beş ada) 24 dolar karşılığında satın alınmıştı. O 24 dolar da viskiye gitmiştir muhtemelen.

Halen Avrupa, alkolizmle nasıl başa çıkacağını bilemiyor. İngiliz tarihçi Arnold Toynbee’ye bakarsanız bu gidişle başa çıkması mümkün de değil. Toynbee: “Alkolle ancak İslam dini başa çıkar!” Diyor.

Alkolizmin tek başına bir tehdit olarak algılanması yanlış olur. Alkolizm; can sıkıntısı, bezginlik, yılgınlık, umutsuzluk, erken bunama, melankoli, yalnızlık duygusu, şizofreni gibi yaygın ruh ve sinir hastalıkları ile eşleşmiş olarak iş görüyor. Bu tablodan intiharların çıkacağını tahmin etmek zor değil. Alkol alışkanlığının yoğun olduğu ülkelerde intihar vakalarının da sık görüldüğü gerçeğine bakarak alkol ile intihar arasında bağlılaşım kurmak mümkün görünüyor.

Bu açıdan tüm Avrupa ülkelerinin ve ABD’nin sergilediği içler acısı tablo göz önünde dururken, kimi mahfillerin ülkemizde de alkolü özendirmeye çalışması akıl alacak iş değil.

Yarın bu alışkanlığı ortadan kaldırmak için harcanacak paranın, bu gün alkol alışkanlığı sağlamak üzere harcanan paradan kat kat fazla olacağı günü düşünmek bile ürkütücü.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
494 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...