logo

Acıyorum şu solaklara; hasetlerinden çatlayacaklar!


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

Şu solakları anlayabiliyor musunuz?

“Devrimciyiz” diyorlar..

Devrim, hareketi gerektirirken..

Hareket, her türlü yeniliği içinde barındırırken..

“Statükonun devamı”ndan yana tavır alıyorlar..

“O yapılmasın” diyorlar..

“Bu da yapılmasın” diye devam ediyorlar..

Ama her tür yeniliğin de, en öncü yararlananları arasında yer almaktan kaçınmıyorlar.

AK Parti köprü yapıyor, kanal açıyor..

Onlar, itiraz ediyorlar..

İcraat hanesine, “İtiraz kanalı açma”yı yazıyorlar.

Milleti sıraya dikip, “İtiraz dilekçesi verin, ‘Biz kanal istemiyoruz’ dilekçesi verin” diyorlar.

Şovda baskın çıkmak için..

Belediye otobüslerine, adam taşımak için özel görev veriyorlar.

AK Parti üçüncü havalimanını yapıyor.

İnşaat bitene kadar, “Bataklık burası” diyorlar.

Yetmiyor..

“Burada rüzgar ters esiyor” diyorlar.

Yetmiyor, “Buraya uçaklar inemez ki!” diyorlar.

İnşaat bitiyor..

Havalimanı tam açılacak iken..

Hemen meydanlara çıkıp, sosyal medyada on binlerce hesaptan paylaşım yapıyorlar:

“İsmi Atatürk olsun” diyorlar..

Karşı çıktıkları, “Berbat” dedikleri.. Berbat ne kelime.. “Burada toplu ölümler olur” dedikleri havalimanının ismini koymak istedikten sonra..

Çamur atmayı sürdürüyorlar..

“Bataklık” dedikleri yere uçakların ikişer ikişer inip kalkmasından sonra da..

“Rüzgar ters esiyor, uçaklar inemez ki” dedikleri alana, küçük uçaklar da, büyük uçaklar da sorunsuz iniş kalkış yaptıktan sonra..

Bu sefer, “Ha hah ha.. Şimdi ilkbahardayız. Yaz aylarındayız. Siz bu işin kış aylarını bekleyin görün” diyorlar.

Geldik kışın ortasına.

Geldik fırtınaların biri bitmeden, diğerinin başladığı günlere.

Sorun yok..

Ama bizim solaklar, saldırıyı sürdürüyorlar..

Aynı teraneyi, 3. Köprü’de de yapmışlardı..

Kızılca kıyamet koparmışlardı…

İçten içten, “Acaba ne zaman bitecek bu üçüncü köprü.. Birinci ve ikinci köprülere sabah 3 saat, akşam üç saat ayırıyoruz. Günün dörtte biri bu köprülerde geçiyor. Ömür bitti, bu köprülerde geçirdiğimiz zaman bitmedi” diyor, yeni köprünün açılışını merakla bekliyorlar.

Bitmesine yakın, yine kafayı çıkarıp, “Köprünün adı ‘Atatürk’ olsun. Atatürk olmuyorsa, bari ‘Cumhuriyet’ olsun” diyorlar.

İtirazları bitti mi?

Bitmedi..

Bitmez de..

Şehir hastanelerine de karşı çıkıyorlar.

“Şehir hastanelerinin içinde kayboluyoruz. Bu kadar büyük hastane olur mu?” diye akla ziyan itirazlarda bulunuyorlar.

Hani bunları toplayıp, sopadan geçirmek lazım ama..

“Ne istiyorsunuz siz? Dahiliye doktoruna gittiğinizde, ‘Ultrason çekilmesi lazım’ isteğinde bulunulduğunda.. ‘Ama bizde ultrason yok. Sizi diğer hastaneye sevketmemiz lazım’ cevabını duymaktan memnun mu oluyorsunuz?” deyip, bunları sıra dayağından geçirmek lazım..

“Hastaneye gittiğinizde, ‘MR bizde çekilmiyor, şehrin diğer ucundaki hastaneye gitmeniz gerekir’ diye, hastane hastane dolaşmak mı istiyorsunuz?” deyip, bunlara okkalı bir Osmanlı tokadı aşketmek gerekiyor..

Sormak gerekiyor:

“Bütün birimlerin, tek bir hastanede toplanmasından, niye rahatsız oluyorsunuz? Hizmet, size batıyor mu?”

Son karşı çıkışları da..

Yerli otomobil..

Hani neresine itiraz edecekler, onu da bilmiyorlar ama..

“Çevre” deseler, olmayacak..

Benzinliye göre, mazotluya göre, elektrikli araç, çok daha avantajlı ama..

İtiraz etmeleri gerekir..

İtiraz etmeden, duramazlar..

Yaşayamazlar..

Nefes alamazlar..

“Mümkün değil, böyle yaşamaktansa, ölelim daha iyi” der, bir kulp bulup itiraz ederler.

Nitekim bulmuşlar da..

“Bu aracın neresi yerli.. Prototipi İtalya’da yapılmış” diyorlar..

Hani utanmasalar, “İtalya’da yapılmış ama.. Olsun.. Diğerleri sanki Türkiye’de mi yapılıyor ki? İtalya’da yapılan bu aracın ismine talibiz.. Adı ‘İsmet İnönü’ olsun” diyecekler ama..

Birazcık utanıyorlar..

Abarttığımı sananlar..

Dünkü yerli otomobil tanıtımında, tüm televizyon kanalları arasında geçişler yapanlar..

Bu gerçeği görürlerdi..

Hemen hepsi, tanıtım programına odaklanmıştı.

Ama solak medyanın TV’leri ile..

Solak internet siteleri..

Tam bir kıskançlık krizine girmiş görüntüsü veriyorlardı.

Kendilerince buldukları küçük küçük hataları..

Devasa itiraz konusu haline getiriyorlardı..

Oysa rahat olsalar..

“Bu ülke hepimizin” deseler..

“Bu yerli otomobili AK Parti iktidarında yapıldı ama. Sonuçta bu hepimizin gururu” deseler..

Kaybedecekleri hiçbir şey yok.

Ama diyemiyorlar..

Kabullenemiyorlar..

Hasetlerinden çatlayacak hale geliyorlar..

Hani azıcık haklılık payları olsa..

“Tam biz yapacaktık, AK Parti iktidara geldi.. Hazıra kondular.. Onlar bitirdiler. Biz açıkta kaldık” diyecek bir durumları olsa..

“Adamların haklarını da yemeyelim” diyeceğim.

Ama onların, koalisyon ortaklığı şeklinde de olsa..

Hükümette oldukları dönemlerde, bu konularda icraatları sıfır.

Yerli otomobil diye bir çalışmayı boşverin..

“Yerli otomobil”in konuşulması bile sözkonusu değil.

Onların söylemi sadece, “Biz yapamayız. Biz başaramayız” ile sınırlı.

Onların akılları, “Biz yapmaya kalkarsak, dünya devleri bizlere neler yapar”a kilitli.

Sonuçta, yapıldı, bitirildi işte..

Kimbilir, solcuların hiçbir katkıları yok ama.. Belki ismi de, onların bol bol kullandıkları “Devrim” olur..

Erbakan Hoca’nın yıllar önceki denemesinin hatırına, adı “Devrim” konulur..

Bizim solaklar da..

Birkaç yıl geçtikten sonra..

“Bakın bakın. Yerli otomobili biz yapmıştık. Biz yapmasak, AK Parti yerli otomobilin adını niye ‘Devrim’ koysun ki?” de diyebilirler.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
316 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...