logo

25 Şubat 2019

ABD’nin asil milletleri bir araya getirme projesi!


Bülent Orakoğlu
b.orakoglu@gmail.com

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Brüksel’de NATO Dışişleri Bakanları toplantısı sonrasında Başkan Trump’ın ABD’yi yeniden dünyanın lideri konumuna getirdiği! İddiasını ortaya attı. Pompeo’ya göre; ‘’Trump daha fazla refah ve savaşları önleyecek yeni bir liberal düzen inşa etmek için ‘asil milletleri’ bir araya getirme arzusundaydı. Amerika egemen devletlerin açık, şeffaf ve özgür dünyayı muhafaza etme, koruma ve ilerletmesi için mücadele ediyordu. Bu proje, liberal düzenin bahanelerin arkasına sığınmadan fiili olarak yenilenmesini gerektiriyordu.’’

Pompeo genelde gerçeklerle örtüşmeyen, kibirli ve kendilerini dünyanın efendileri yerine koyan bu açıklamayı 2108 yılı sonunda 4 Aralık’ta yapmıştı. Bu tarihten yaklaşık iki ay sonra 2019 Şubat ayı içinde gerçekleştirilen 55.Münih Güvenlik Konferansı’nın teması ‘’Parçalarını kim toplayacak” idi. Konferansı düzenleyen örgütlenmenin başkanı Wolfgang Ischinger’in açılış konuşmasında vurguladığı gibi ‘liberal düzen dağılıyordu’. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun açıklamaları Münih Konferansı’nı düzenleyen Ischinger’in açıklamalarıyla birebir örtüşmesi olağan bir durumdu. Zira Her yıl Şubat ayında 4 gün boyunca Münih kentindeki Bayerischer Hof otelinde yapılan Münih Güvenlik Konferansı NATO tarafından düzenleniyor. 100 e yakın ülkeden yüksek rütbeli askeri uzman ve siyasi temsilcinin katıldığı konferansta kapitalist dünyaya yönelik “tehditler ve önlemler” ele alınıyor ve her devletin “güvenlik” konusuna yaklaşımları dile getiriliyor.

NATO ŞEMSİYESİ ALTINDA FAALİYET GÖSTEREN GLADYO YAPILARI

’’NATO ABD’nin örtülü olarak kontrol ettiği ve yönettiği bir ittifak. NATO şemsiyesi altında faaliyet gösteren Gladyo yapıları uzun yıllar Avrupa ve NATO üyesi ülkelerde ordu ve İstihbarat kurumları içine sızdılar. Avrupa Parlamentosu 1990’lı yıllarda NATO’ya üye ülkelerde kurulan Gladyo yapılanmalarını ve tasfiyesini tartışmış ve tasfiye kararı alınmıştı. Avrupa Parlamentosu’nun bu çağrısı ve kararları ile Gladyoların, Avrupa devletlerinin politikalarını yasadışı biçimlerde nasıl yönlendirdiğini Avrupa’da yaşanan terörizmi kendi çıkarları için nasıl kullandığının da açığa çıkarılması, ayrıca talep ediliyordu. Türk Gladyosu gizli NATO gölge orduları, Batı Avrupa genelinde açığa çıkarıldıktan sonra da faaliyetlerini sürdürmeye devam etmişti. Paramiliter birimler sistemin içine kanser gibi yayılmış ve öylesine derinden nüfuz etmişti ki kolay kolay yerli ve milli olmayan bu birimlerin ortadan kaldırılması veya yargı önüne çıkarılması pek mümkün görünmüyordu. Fakat NATO üyesi bazı ülke liderlerinin Gladyo tipi yapılarının kendi ülkelerinde de ordu ve gizli servisler içinde var olduklarına yönelik açıklamaları ve kamuoyu baskısı sonrasında 3 Aralık 1990’da üç üst düzey asker önce milletvekillerine ardından da basın mensuplarına yaptıkları açıklamalarda NATO kıtalarının Türkiye’de varlık gösterdiğini kabul etmişlerdi. Ancak uluslararası basın

NATO ve Pentagon’un nasıl olup da Türkiye’deki katliam, darbe ve faili meçhullere doğrudan destek sunabildiğini sorgulamaya başlar başlamaz, Türkiye’deki askeri yönetim, Türk Gladyosu’nun deşifre edilmesine yönelik tüm araştırmaların önüne geçmişti.’’

ULUSLAR ARASI DÜZENİ HANGİ HEGEMONİK GÜÇ BOZDU?

Uluslar arası veya liberal düzeni Rusya mı bozmuştu yoksa Amerika mı? Şüphesiz Pompeo’nun açıklamaları hegemonik güç ABD’nin belirli bir proje ve plan çerçevesinde liberal düzeni bozma faaliyetlerini gözler önüne seriyor. Günümüzde Trump’ın NATO’yu, Batı’nın değerlerini, serbest ticareti ve uluslararası düzenin kurallarını sorgulayacak faaliyetlerde bulunmasının arka planı da anlaşılmış oluyor. Ancak 55’inci Münih Konferansı’nda yaşanan gelişmeler ABD’yi yeniden dünyanın lideri olduğu iddialarıyla örtüşmüyor. Evet bir çağ kapanıyor. Yeni bir dönem başlıyor ancak Pompeo’nun iddia ettiği gibi yeni liberal düzenden çok Münih Konferansı’nda bölünmüş bir ABD görüntüsü ortaya çıkıyor. Demokratlarla Cumhuriyetçilerin birbirlerini küresel düzeni yıkmakla suçladığı ABD medyasında gündeme getiriliyor. ABD’nin liderliğindeki Batı merkezli uluslar arası ekonomik siyasi ve askeri düzen çağı hızla kapanırken Amerika ile Avrupa arasındaki derin görüş farkları, çatlaklar ortaya saçılıyor. Konferansı değerlendiren özellikle ABD’li uzmanların yorumları ABD’nin küresel liderliğini restore etme olasılığından ve Batı merkezli dünya düzeninin geleceğinden umutlu olmadıkları anlaşılıyor. 2019 Münih Konferansı felakete yelken açan kaotik, hedefsiz ve çözüm odağından uzak bir dünya düzenine işaret ediyor.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » » » » » »
Share
626 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...