logo

13 Ekim 2018

ABD ve Batının tavrı ne olacak?


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

ABD Başkanı Trump Cemal Kaşıkçı olayını yakından takip ettiklerini ve bu konuda hem Suudi Arabistan’la hem de Türkiye’yle irtibat halinde olduklarını muhtelif açıklamalarında dile getirdi. Önemli bir husus ise bir açıklamasında Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul başkonsolosluğu binasına girdiğinin ve bir daha çıkmadığının kesin olduğunu dile getirmesidir.

Zaten mesele de burada düğümlenmektedir. Kaşıkçı’nın konsolosluk binasına girdiğinin ve sonra da çıkmadığının kesin olması. Türkiye’nin elinde bunun kesin olduğunu ispat edecek yeterince bilgi ve belge var. Aydınlatılmaya çalışılan husus da Suudi Arabistan’ın tezinin yani onun konsolosluk binasından çıktıktan sonra kaybolduğu iddiasının doğru olup olmadığı değil Kaşıkçı’ya binanın içinde ne yapıldığı hususudur. Çünkü onun binanın içinde tasfiye edildiği konusunda herhangi bir tereddüde mahal yok. Bu kesin bir bilgidir ve konuyla ilgili açıklamalarında nispeten kaypak ifadelere yer verme ihtiyacı duyan Trump bile bu gerçeği kabul etmek ve dile getirmek zorunda kalmıştır. Çünkü aksini söylemesi veya bu hususun henüz netleşmediği iddiasında bulunması durumunda Suudi Arabistan’daki sağmal ineği korumak için çok kaypak bir tavır sergilediği iyice açığa çıkacak.

Bu durum karşısında Kaşıkçı’nın Suud yetkililer tarafından tasfiye edildiği gerçeğini bütün herkes kabul etme zorunluluğu duymaktadır ve duyacaktır. Dolayısıyla Suudi Arabistan’ın sıkıştırılması gerekir. Eğer kaçırdıysa ve bir yerlerde sağ olarak bekletiyorsa mutlaka yerini açıklamak zorundadır. Bu konuda dünya kamuoyuna bir bilgi veremezse öldürdüğü kesinlik kazanacaktır ki şu an da durum böyle olduğunu gösteriyor.

Bu durum karşısında Suudi Arabistan’a baskı yapılması gerekir. Devlet yönetimlerinin bazı önemli açıklamaları olsa da ciddi anlamda Suud rejimini sıkıştıran ve Kaşıkçı’nın konsolosluk binasında kaybolduğu gerçeğinin hiçbir şekilde üstünün örtülmesinin mümkün olmadığını hatırlatan belirgin açıklamalar yaptıklarını göremiyoruz. Fransa, Suudi Arabistan’a şeffaf olması çağrısında bulundu. ABD, olayın aydınlatılması için Türkiye’yle birlikte çalışması talebini dile getirdi. Bazı küçük çaplı tepkiler oldu.

Devletlerden bağımsız olarak çalışan sivil toplum kuruluşlarının, basın yayın organlarının ve iktisadî kuruluşların yetkililerinin bazı zikre değer tavırlar sergiledikleri görüldü. Ama Suudi Arabistan’ı olaydaki suçunu kabul etmeye ve konunun aydınlatılması için en azından bazı gerçekleri itirafa zorlayacak bir adım atılmadığını görüyoruz.

Önümüzdeki günlerde belki olayla ilgili yeni deliller ortaya çıkacak ve Suudi Arabistan’ın siyasi muhaliflerini ortadan kaldırabilmek için ne kadar yüzsüzleşebildiği daha da netlik kazanacaktır. Konsolosluk binasında bir cinayet işlendiğinin açığa çıkması durumunda Suud yönetiminin bunu sadece İstanbul Başkonsolosluğu’na yüklemesi, onu cezalandırarak devletin üst kademesini olayın dışında göstermeye çalışması mümkün olmayacaktır. Çünkü aynı saatlerde, devletin çok önemli organlarında görevli 15 kişiden oluşan bir timin tasfiye işleminin gerçekleştirildiği mekâna geldiği belgelenmiştir.

Bu durum karşısında Suudi Arabistan’ın devlet olarak suçlu olduğu ve tamamen hukuka aykırı bir yöntemle siyasi muhaliflerini ortadan kaldırdığı kesinlik kazanacaktır. O zaman Suudi Arabistan’dan büyük çıkarlar elde eden ABD’nin ve Batı dünyasının bu devlete karşı tavrının nasıl olacağını merak ediyoruz. Acaba çıkarlarının hatırına olayı görmezden mi gelecekler yoksa Suudi Arabistan’a karşı ciddi bir tavır sergileyecekler mi?

(YEN AKİT)

Etiketler: » »
Share
461 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...