logo

19 Aralık 2018

ABD Başkanı Trump NATO’yu mu hedef alıyor?


Bülent Orakoğlu
b.orakoglu@gmail.com

Fransa’da akaryakıt zamlarına ve ekonomik şartların kötüleşmesine tepki olarak 17 Kasım’da başlatılan ve Macron’u hedef alan ‘sarı yeleklilerin’ sokağı terörize eden eylemleri domino etkisi göstererek Belçika ve Hollanda’ya sıçrarken tüm Avrupa’yı hatta dünyayı tehdit eder hale geldi.

Bu ülkelerde binlerce eylemci gözaltına alınırken güvenlik güçlerinin eylemcilere orantısız güç kullanarak lise öğrencilerine bile şiddet uygulaması, 700 lise öğrencisinin gözaltına alınması Avrupa’nın demokrasi maskesini düşüren ve gerçek yüzünü ortaya çıkaran gelişmelere işaret etmişti. Öncelikle eyleme katılan üniversite öğrencilerinin bir kısmı eylemin amacı hakkında şüpheye düşmüşlerdi. Fransa devletinin üst düzey yöneticilerinin eylemcilerle yaptığı görüşmelerde benzin zammı veya bazı hakların verilmesi konularında geri adım atmaları bu eylemlere öncülük eden kişilerce açıkça göz ardı edilmişti. Üstelik eylemcileri tahrik ederek olayları tırmandırmaya çalışan bu kişilerin hükümeti protesto veya ikaz ederek hak aramaktan öte, ülkede kaos ve iç savaş çıkarmaya çalışan provokatör olma ihtimali eylemcilerin kendi aralarında mutabakat sağladığı bir durumdu. Olası şüphelinin ise ABD Başkanı Trump olduğu düşünülüyordu. Zira 10 Kasım’da iki liderin yapacağı savunma zirvesi öncesinde Macron “AB’nin kendi ordusunu kurması gerektiğini” söylemiş, Trump da yine Twitter’da bu fikri bir hakaret saydığını belirten oldukça kaba bir karşılık vermişti. Zirvede Macron elini Trump’ın dizine koyarak uzlaşmacı bir tonda konuşmayı tercih etmiş, ancak Trump aynı gün verdiği bir radyo mülakatında, “Rusya AB’nin sınırına dayanmış; bunlar ordu kurmaktan söz ediyor!” tonunda alaycı ve tehditkâr sözler söylemişti. Bazı iddialara göre Trump güvenlik ve istihbarat bürokrasisi içinde güvendiği bir ekibe Avrupa Birliği içindeki devlet içi ve dışı aktörleri etkisizleştirme görevi vermişti. Fransa Cumhurbaşkanı Macron gerekirse ABD’ye de karşı duracak bir Avrupa ordusuna ihtiyaç olduğunu söyledikten sonra Paris’teki gösterilerin patlaması pek o kadar da anlatıldığı gibi masum amaçlı tepki hareketi filan değildi. ABD Başkanı’nın, bir NATO müttefikinin başkentini (muhtemelen bu gidişle diğer kentlerini de) hedef alan bir kent terörizmini, mala ve kamu düzenine zarar veren bir isyan hareketini, demokratik ve masum bir protesto hareketi olmaktan çıktığı sırada, adeta teşvik eder şekilde tweet atarak desteklemesi, işin geri planında örtülü bir mücadelenin ayak izleri olduğu izlenimi yarattığı düşünülebilir (Avrupa Rothschild- Okyanus ötesi Rockefeller liderler savaşı).

Ancak Trump bu konuda sabıkalı bir lider. Bir NATO ülkesi olan Türkiye’ye karşı terör örgütü PKK/YPG ile kurduğu ortaklık aslında ABD ve NATO açısından oldukça sorunlu bir durum! Yoksa Trump iki NATO üyesini hedef alırken aslında NATO’yu mu hedef alıyor?

Fransa’daki sokak terörü tüm Avrupa’yı tehdit ederken Türkiye’nin iç ve dış düşmanları 2013’te başaramadıkları Gezi olaylarını yeniden gündeme getirerek asparagas haber ve kurgu senaryolar ile sarı yelekli kalkışmasını ülkemize taşımak istiyorlar. Bu amaçla HDP ve CHP milletvekilleri PKK, FETÖ ile küre çetesi aynı amaca hizmet ediyorlar. Hedefleri şüphesiz Türkiye. Baştan söyleyelim ki Türkiye’de 4’ncü gezi denemesinin hedefi 31 Mart yerel seçimleridir. Cumhur ittifakıdır. Ancak 15 Temmuz’u yaşamış bu millete rağmen sokaklara çıkmaya şer güçlerin hiçbiri cesaret edemeyecektir. Çıksalar da Türkiye Gezi türü bir sokak terörüne asla prim vermeyecektir.

Beş yıl önce sözde ağaç hassasiyeti diye başlatılan Gezi eylemleri, FETÖ’cü emniyet amirlerinin çadır yakarak, polislerin ise orantısız güç kullanarak körüklemesiyle 22 gün boyunca sürdü. Darbe girişimine dönen olaylarda 12 kişi hayatını kaybetti devlet 200 milyar zarara uğratıldı. 27 Mayıs 2013’te başlayan, 22 gün boyunca 79 ile yayılan Gezi Parkı kalkışmasına, FETÖ’nün polis, hâkim ve savcıları açık destek verdi. Parkta ağaçların taşınması bahane edilerek başlayan eylemlerde Beşiktaş’ta dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kullandığı Başbakanlık Çalışma Ofisi basılmak istendi, Dolmabahçe Camisi üç gün boyunca işgal edildi. Dolmabahçe’ye inen bulvarda, patlayıcılarla desteklenen barikat kuruldu. Sokaklar ve caddelerde yollar kapatıldı.

30 Mayıs 2013’te Başbakanlık Çalışma Ofisi’ne çıkan bütün yollar terör gruplarınca kesildi ve ofis yağmalanmak istendi. Çapulcular, Dolmabahçe’ye geldi ancak FETÖ’cü polis amirleri yeterli tedbir almadı. Eylemciler, ofise 50 metre kala denizden botlarla getirilen 200 çevik kuvvet polisince engellendi. FETÖ’nün hâkimiyetindeki İstanbul Emniyeti, delil niteliğindeki kamera ve fotoğrafları savcılığa teslim etmedi, MOBESE kayıtlarını yok etti. FETÖ’nün polis, hâkim ve savcıları şiddeti körükledi. Terör örgütleri sokağa indi, DHKP-C sokaklarda barikat kurdu. Terörist başı Fetullah Gülen, kalkışmaya katılanlara ‘çapulcu’ denilmesine karşı çıktı ve bunları ‘kahraman’ ilan etti. Gezi bir dış müdahale, ihanet, iç karışıklık projesiydi. Gezi ile başlayan 17-25 Aralık yargı darbesi, hendek terörizmi, 15 Temmuz ihanet ve işgal girişimi ve döviz operasyonları ile devam eden ihanet sürecini Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde aziz milletimiz kanıyla, canıyla, malıyla dik durarak bertaraf etti.

Fransa’daki kalkışmayı Türkiye’ye taşımak amacıyla sendikalara işçilere sokağa çıkın çağrısı yapan Kılıçdaroğlu siyaseten iktidara gelme ümidini 17/25 Aralık’ta kesmiş FETÖ darbesinin Başbakanı olmayı kabul etmişti. Amerika’da 15 eyalette FETÖ’ye operasyon yapıldığı ve tutuklamaların başladığına dair güvenilir iddialar söz konusu. Amerika’da FETÖ’cü Faruk Taban ile yaptığı gizli toplantıda alınan kararlar büyük bir ihtimalle deşifre olacak. Benden söylemesi!

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » »
Share
742 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...