Son Dakika
Filistin’de gündelik hale gelen baskınlar, tutuklamalar, Mescidi Aksa baskınları, işgalci askerlerin veya sivil görünümlü yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik saldırıları gibi olayların yanı sıra son günlerde diğer bazı önemli olaylar da yaşanıyor.
İşgal güçleri Kudüs’ün doğusundaki Sur Bahir köyündeki Vadi’l-Hıms Mahallesi’nde 100 daireden oluşan 16 binayı yıktı. Bu binaların yıkılması sebebiyle de en az yüz aile ve bu aileleri oluşturan dört yüze yakın insan evsiz kaldı. İşgal rejimi Kudüs’te ve Batı Yaka bölgesinde yıkım ve yahudileştirme faaliyetini buraları işgal ettiği tarihten bu yana sürdürüyor. Ancak genellikle birer ikişer veya birkaç bina yıkarak tasfiye işlemini geniş zamana yaymayı tercih ediyordu. Ama bu kez çok sayıda bina ve daireyi bir kerede yıkma cesareti gösterdi ki bunda da tahmin ediyoruz Arap dünyasındaki dikta rejimlerinin işgal rejimine verdikleri desteğin kazandırdığı cüretin önemli rolü var.
İşgal rejimi Sur Bahir’de söz konusu binaları yıkarken, Trump’ın işgal rejimiyle ilişkileri normalleştirme talimatlarını yerine getirmek için büyük çaba harcayan ve adeta Suudi İsrail’e dönüşmeye başlayan dikta rejimini temsil eden Muhammed Suud adında bir aktivist de siyonist işgalcilerin özel davetlisi olarak işgal altındaki Filistin topraklarını ziyaret ediyordu. Bu kişi söz konusu ziyareti gerçekleştirmesinden önce de işgalci İsrail’i çok sevdiğine dair mesajlar yayınlamıştı. Bu kişiye böyle bir rolün ise Trump’ın yahudi damadı Jared Kushner’in yakın dostu testereci veliaht prens Muhammed bin Selman tarafından verildiği tahmin ediliyor. Suud rejiminin İsrail dostu aktivisti Muhammed Suud, Mescidi Aksa’yı da ziyarete kalkıştı ve burada çok sert bir tepkiyle karşılaştı. Bir çocuğun suratına tükürmesi ise gösterilen tepkilerin en dikkat çekeni oldu. Bu olaydan sonra işgal rejimi bazı Filistinli gençlere belli bir süre Mescidi Aksa’ya giriş yasağı cezası verdi.
Filistin’de bu olaylar yaşanırken Lübnan Çalışma Bakanı Kemil Ebu Süleyman, Lübnan’da yaşayan Filistinli mültecileri yabancı işçi statüsüne sokan, bu yüzden onları Lübnanlı işçilere rakip gibi gösteren dolayısıyla çalışma ve iş yeri kurma imkanlarını daha da kısıtlayan bir karar aldı. Bakanın bu kararına dayalı olarak bazı mülteci işçilerin işlerine son verildi. Bazılarının iş yerleri önceden uyarı yapılmaksızın kapatıldı. Filistinli mülteciler buna tepki göstererek uygulamanın durdurulmasını istediler. Kendilerinin yabancı işçi değil yurtlarından zorla çıkarıldıkları için mülteci olarak Lübnan’da bulunduklarını, iş imkanlarının zaten çok dar olduğunu, bu tür kararlarla daha da daraltılmasının haksızlık olduğunu dile getirdiler.
Gerek Arap dünyasındaki dikta rejimlerinin ve ihanetçi yönetimlerin haksızlıkları ve gerekse işgal rejiminin Yüzyılın Anlaşması’na hazırlanması sebebiyle Filistinlilerin gerçekten büyük zorluklar yaşaması karşısında Filistin özerk yönetiminin başkanı Mahmud Abbas da 25 Haziran Perşembe akşamı işgal rejimiyle bütün anlaşmaları askıya aldığını açıkladı. Bu elbette cesurca atılmış bir adımdı ve Abbas’ı buna zorlayan da Filistin halkının tavrıydı. Ancak asıl önemli olan bu açıklamanın pratiğe geçirilmesidir. Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas) da Abbas’ın böyle bir karar almasının doğru yolda atılmış bir adım olduğunu ancak bir an önce pratiğe geçirilmesi için yeni adımlar atılması gerektiğini dile getirdi. Bunun için de en başta işgal yönetimiyle güvenlik işbirliğinin sonlandırılmasını ve Filistin’de bir ittifak hükümeti kurulmasını istedi.
(YENİ AKİT)
Etiketler: Ahmet VarolYorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
02 Mart 2020 YAZARLAR
02 Mart 2020 YAZARLAR
04 Ocak 2020 YAZARLAR
03 Ocak 2020 YAZARLAR