logo

24 Ekim 2019

Lübnan’da da gösteriler


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Sudan’da geçtiğimiz Aralık ayında başlayan halk ayaklanmasının ardından Cezayir, Mısır, Ürdün ve Irak’ta halkın meydanlara çıkması zihinlerde “İkinci Arap Baharı’nın rüzgarları mı esiyor?” sorusunun oluşmasına yol açmıştı. Bu kez halk hareketlerinde ekonomik sorunlar birinci etken olarak öne çıkıyor. Ama nispeten özgürlük ve halkın yönetime iştiraki taleplerinin de bir payı olduğu söylenebilir. Birinci Arap Baharı’nda ise özgürlük ve yönetime iştirak talebi birinci etken sayılıyordu. Ayrıca birinci Arap Baharı’nda olaylar birden patlak vermiş, çok hızlı bir şekilde yayılmış, Suriye’de dış müdahaleler sebebiyle önünün tıkanması üzerine de dikta rejimlerinin çıkardığı ve karşı devrimler olarak nitelendirilen fitne hareketleri vasıtasıyla halkın kazanımlarının büyük bir kısmı geri alınmış, dikta yönetimlerinin devrildiği ülkelerden bazıları iç çatışmaların içine çekilmiş, Mısır da askeri darbe vasıtasıyla eskisinden daha kötü bir totaliter rejime geri dönmüştü. Bu sefer ki olayların ise eskisi kadar hızlı yayılmadığı, zaman zaman aksadığı ama halktaki memnuniyetsizliğin, rahatsızlığın devam ettiği görülüyor.

Irak’ta gösterilere Şii inancına göre düzenlenen Erbain törenleri sebebiyle ara verildiği sırada Lübnan’da birtakım ekonomik sıkıntılar ve iletişime getirilen yeni vergiler özellikle de whatsappta sesli görüşmenin paralı hale getirilmesi halkın meydanlara çıkmasına, hükümetin istifasını talep etmesine neden oldu.

Olayların patlamasına whatsappta sesli görüşmelerin ücretli hale getirilmesi için bir tür vergi uygulaması getirilmesi neden olduğundan Lübnan halkının isyanı da whatsapp isyanı veya iletişim isyanı olarak nitelendirildi. Ancak olayları yakından izleyenlerin yorumlarına göre olayın bu şekilde sadece whatsapp görüşmelerinin ücretli hale getirilmesine indirgenmesi meselenin biraz sulandırılması anlamına geliyor. Çünkü Lübnan halkı zaten ekonomik sıkıntılardan dolayı uzun süreden beri şikâyetçiydi ve birbirini izleyen muhtelif sıkıntılar, bu arada siyasetçilerin mal varlıklarının artması tepkilere neden oluyordu. Bu son iletişim vergileri ise bardağı taşıran ve sosyal patlamaya neden olan hadise oldu. Asıl neden ise devam eden ekonomik sıkıntılardır.

Meydanlara çıkan ahali siyasetçilerin ellerindeki maddi imkanların genişlemesine rağmen halkın ekonomik sıkıntılarının artmasını tepkilerine gerekçe olarak gösteriyor. Bazı siyasetçilerin eski durumlarıyla mevcut durumlarını kıyaslayarak bu yere ne yolla geldiklerini sorguluyorlar. Bu yüzden de hükümetin istifa etmesini talep ediyorlar.

Ancak Lübnan’da toplumsal yapı gibi siyasi mekanizma da kırılgan bir özelliğe sahip. Mevcut hükümetin oluşturulması bile uzun pazarlıklardan, görüşmelerden sonra mümkün olabildi. Bu hükümetin istifa etmesi durumunda yeni bir hükümet formülünün oluşturulması çok uzun bir zaman alabilir ve bu süreç içinde ülke istikrarsızlığın ve kaosun içine sürüklenebilir.

Bu yüzden bazı siyasi oluşumların liderleri hükümetin istifa etmemesini ve halkın ekonomik problemlerle ilgili birtakım isteklerinin kabul edilmesi suretiyle bir çözüm formülü üretilmesini istiyorlar. Ancak Lübnan ekonomik yönden çok ağır bir yük altında. Uzun yıllar süren iç savaşta yıkılmış, harabeye dönmüş bazı şemtleri, yerleşim alanlarını yeniden imar edebilmek için büyük miktarlarda dış borç yükü altına girdi. Şimdi ülkenin ulusal gelirlerinin önemli bir kısmı bu dış borç yükünün faizlerine veya vakti gelmiş olanların mümkün oldukça ödenmesine harcanıyor. Ülkeye dışarıdan destek olmadan ekonomisinin düzene sokulması kolay değil. Dış desteğe olan ihtiyacı da ülkeyi siyasi ve diplomatik yönden eli mahkûm hale getiriyor.

Ama yönetimdekilerin kendi çıkarlarını her zaman önceledikleri, ülkeyi düzlüğe çıkarmadan önce kendi kazançlarını ve geleceklerini sağlama almaya önem verdikleri de gözlerden kaçmayan bir gerçek.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
367 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...