logo

12 Nisan 2019

* Sizinki entelektüel ahlaksızlık. * ‘İçeriden nasihat’ değil bildiğimiz omurgasızlık. * “Muhafazakar muhalefet”, müdahale aşamasına geçiyor. * Üstünüzdeki örtü artık sizi gizlemeye yetmiyor.


İbrahim Karagül
i.karagul@gmail.com

Erdoğan’a düşman kim varsa, hangi iç ve dış çevre varsa destek vermek, sadece bu alana odaklanmak, bir fikir, duruş, kimlik ahlaksızlığıdır.

Türkiye’nin çetin mücadelesine karşı cephe kuranlara yaranmaya çalışmak, “bize de bir rol verin, bakın hazırız” diye ihaleye girmek, bu sinsiliği vicdan, hak hukuk kavramları ile örtbas etmek ciddi anlamda kişiliksizliktir.

“İÇERİDEN NASİHAT” DEĞİL BİLDİĞİN OMURGASIZLIK BU..

Temel değerleri savunur gibi gözükerek, “içeriden nasihat” gibi göstererek, “özeleştiri” sosu ile süsleyerek, kibirli bir akil tavırla ayar vererek, “beni dinleyin, beni görün yoksa işte böyle çökersiniz” havalarına girmek bildiğimiz üçkağıtçılıktır.

Aslında CHP’li bile olmayan, bir “proje” olduğu artık açığa çıkmış olan Ekrem İmamoğlu’na, daha belediye başkanı bile olamadan yamanmaya çalışmak, sinyaller göndermek, küçük hesaplara bulanmış bir tür omurgasızlıktır.

Büyük lafların, yüceltilmiş ifadelerin altına gizlenmiş ezikliktir. Size; “Durun, o daha size bir şeyler verecek noktada değil, biraz bekleyin” diyen de mi yok!

ŞİMDİ NEFRET VE ÖFKE SAÇANLAR, O MAKAMLARA NİYE “HAYIR” DEMEDİ, O ZAMAN NİYE SEVMİŞTİ?

En çok nefret edenlerin, en yüksek beklentilerle yazıp konuştuğunu görüyoruz. En çok öfke saçanların, AK Parti iktidarlarından en çok nasiplenenler olduğunu görüyoruz.

“İçeriden eleştiri” sosu ile sinsi sinsi örtük operasyonlara katılanların, kişisel hınçlarını görüyoruz. Milletvekili seçilmiş, belediye başkanı olmuş, bürokrasinin en üst noktalarına getirilmiş, bunlar ellerinden gidince de azılı Erdoğan düşmanı olmuşlar, görüyoruz.

Şimdi köşe yazılarında nefret saçan bazılarının yıllarca Erdoğan’ın en yakınında nasıl bulunduğunu merak ediyorum. O zamanki sevginiz mi yalandı, bugünkü öfkeniz mi yalan. İki keskin ucu nasıl birarada tutabildiniz?

TÜRKİYE’NİN BÜYÜK MÜCADELESİNE BARİYER OLMAK..

O zaman da mı nefret ediyordunuz? Ediyorduysanız oralarda nasıl durdunuz, niye o makamlara “hayır” demediniz. Bunların ikisi de değilse, oralara bir rol, misyon için mi yerleşmiştiniz?

Türkiye’nin yol yürüyüşüne, yükseliş dönemine, her ne sebeple olursa olsun, tavır almak, Türkiye karşıtlarına, her ne sebeple olursa olsun kapı aralamak bu milletin yüzlerce yıllık büyük mücadelesine karşı bayrak açmaktır.

Geçmişimize bakın, siyasi tarihimize bakın, özellikle Osmanlı’nın son dönemlerine bakın, bu tür çıkışların coğrafyamıza, milletimize, yüzlerce yıllık yürüyüşümüze ne ağır faturalar ödettiğini göreceksiniz.

“MUHAFAZAKAR MUHALEFET” “MUHAFAZAKAR MÜDAHALE” AŞAMASINA MI GEÇİYOR?

Türkiye’nin yeniden toparlanmaya, tarih ve coğrafya kimliğine sarılmaya başladığı bir dönemde, çevreden kuşatılması, açık savaşla tehdit edilmesi, içeriden darbelerle çökertilmek istenmesi, beklenen bir durumdu. Siyasi tarihimizde ne zaman böyle tarih dönüşleri yaşanmışsa, içeride birileri sahaya sürülmüştür. FETÖ üzerinden 15 Temmuz girişimi böyle bir şeydir.

Erdoğan ve Türkiye’nin bugünkü duruşuna karşı pozisyon almak, bir iç muhalefet meselesinin ötesine geçmiştir. FETÖ’den kalan boşluğa bir takım çevrelerin ikame edildiği, bu çevrelerin muhafazakar kimlikte olmasının özellikle tercih edildiği açık bir gerçektir.

Çünkü Türkiye’nin muhafazakar yürüyüşünü ancak ve ancak muhafazakar bir bariyerle durduracaklarını biliyorlar. İki yıldır “muhafazakar muhalefet” ve “muhafazakar müdahale” altında yazdığım yazılar işte budur. Burada kastım bir iç müdahale organizasyonudur.

HADİ BU SORULARA BİR CEVAP VERİN: NEDEN BU PSİKOLOJİK OPERASYON?

Bu çevrelere sormak lazım:

Neden Ekrem İmamoğlu üzerinden yürütülen projeye tek laf etmezsiniz?

Neden örgütlü seçim yolsuzluğunun üzerine gitmezsiniz? Yolsuzlukta bazı derin yapılanmaların da izi çıktı, neden bunu sorgulamazsınız?

AK Parti on beşinci kez bir seçimden birinci çıktı, neden yenilmiş, kaybetmiş gibi bir kamuoyu oluşturursunuz?

Neden her gün her gün, bıkmadan usanmadan hükümetin başarısızlığı üzerine yazılar yazıp durursunuz, Neden hiç başka konuları, çevremizde ve dünyada olanları konu edinmezsiniz?

Neden ABD ve Avrupa’nın Erdoğan’a ve Türkiye’ye karşı yürüttüğü saldırganlığa tavır almazsınız?

NEDEN FIRAT’IN DOĞUSUNA MÜDAHALEYE KARŞISINIZ?

Neden S. Arabistan ve BAE’nin açık Türkiye düşmanlığını, PKK ve diğer örgütlere yüz milyonlarca para yardımını yazılarınıza konu etmezsiniz?

Neden Türkiye ile meselesi olanlarla özellikle yakın durursunuz? O çevreleri ortak bir alanda toplayanlarla birlikte görünürsünüz?

Türkiye’nin son on beş yıldır geldiği seviye sizi neden rahatsız eder, neden tatmin etmez, neden eskiyi özlersiniz?

Neden Afrin operasyonuna karşı çıktınız? Fırat’ın Doğu’suna müdahaleye neden tavır alıyorsunuz? Neden bu bölgedeki kuşatma harekatına, ABD’nin Türkiye’yi hedef alan yığınağına tepki göstermiyorsunuz? Fırat’ın Doğu’suna yönelik yeni operasyonları engellemek için de harekete geçecek misiniz?

SİZE GÖRE FETÖ DE YOK: ÜSTÜNÜZDEKİ ÖRTÜ SİZİ GİZLEMEYE YETMİYOR!

Size bakarsak, FETÖ diye bir şey de yok hatta 15 Temmuz bile neredeyse olmadı. Size bakarsak PKK da yok, HDP ve SDG var. Size bakarsak ABD ve AB Türkiye için ne karar alırsa doğru, suçlu hep Türkiye. Size bakarsak 7 Haziran seçimleri yenilenmemeliydi, CHP ile koalisyon kurulmalıydı, AK Parti CHP üzerinden denetim altına alınmalıydı..

Artık Türkiye Ekseni ve çokuluslu eksen dışında bir siyasi kimlik kalmadı. Dünyadaki gelişmeler ve coğrafyamızda yaşananlar bir çok ülkeyi aynı duruma soktu. Öyleyse kimlerle birlikteyseniz, onlara aitsiniz. Üstünüzdeki örtü, dilinizdeki masum kelimeler sizi gizlemeye yetmiyor artık. Çok açığa düşüyorsunuz…

Bu öfke, bu nefret, sizi tahmin bile edemeyeceğiniz yerlere savuracak, göreceksiniz…

İMAMOĞLU MEŞRU BELEDİYE BAŞKANI OLAMAZ! SEÇİM YENİDEN YAPILMALI..

NOT: YSK Büyükçekmece’de seçimlerin yenilenmesi görüşmelerini erteledi. İstanbul ve Büyükçekmece görüşmelerini birleştirdi. Şu ana kadarki tespitler bile İstanbul’da seçimlerin yeniden yapılmasını zorunlu kılıyor. Bugüne kadarki darbe girişimlerine karışanların bu seçimlerde de organize çalıştıkları artık bir gerçek.

Mesele seçimlerin de ötesinde bir durum arzediyor. İstanbul’da seçimi yeniden yapma dışında kamu vicdanı asla rahatlayamayacak. Bu ayıp giderilemezse, bir çokları şaibe altında kalacak. İmamoğlu asla meşru bir belediye başkanı olamayacak.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » » » » » » » » » »
Share
478 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...