logo

27 Mart 2019

Hain kavramının hukuk karşılığı?


Taha Akyol
t.akyol@gmail.com

Gençlik yıllarımızda MHP saflarında çalışırken bize heyecan veren sloganlardan biri ‘milli devlet, güçlü iktidar’dı.

Milli devlet, yani ulus devlet; Türkiye zaten öyledir.

Fakat milli devlet, güçlü iktidar, dâva gibi kavramların hukuki içeriği hakkında ciddi araştırmalar olmadı; milli devlet deyince “bizim”, milliyetçilerin yöneteceği bir devlet tasavvur ederdik.

Soldaki benzerlerimizin büyüleyici kavramı “devrim”di, bunun hukuki anlamının ne olduğu konusunda hiçbir araştırma yoktu.

İki tarafta da birilerine “hain” demek yaygın bir coşkuydu; hukuk yine akıllara gelmezdi.

Artık düşünmeliyiz; coşkular yaratan kavramların hukuk karşılığı nedir?

Fişleme listeleri

İktidar yanlısı medyada bir istihbarat listesi yayımlandı. CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin aday listelerindeki bazı isimler “PKK ile bağlantılı adaylar” olarak sunuldu.

Mazlum-Der bunu kınadı. Akraba ve arkadaşlarının bazı hareketleri yüzünden bu isimlerin fişlendiğini, bunun “suçların şahsiliği” ilkesine aykırı olduğunu belirtti.

28 Şubat döneminde de “irticacı şirketler” gibi listeler basına verilmiş, gazetelerde “irticacı profesörler” diye isimler yayımlanmıştı.

Siyasi tercihimize göre birini doğru, öbürünü yanlış bulabiliriz ama “devlet” dediğimiz büyük ve yüksek kurum, böyle ‘adamına göre’ davranabilir mi?

Ben soruna “hukuk devleti” açısından bakmak istiyorum.

28 Şubat’a yönettiğim eleştirilerden biri de buydu; YÖK’ü “Yüksek Öğretim Komiserliği” olarak nitelemiştim.

‘Lekelenmeme hakkı’

Hukuk devletinin temel ilkelerinden biri “masumiyet karinesi”dir: Hakkında soruşturma yürütülen bir kişi peşinen suçlu sayılamaz. Hatta Anayasa Mahkemesi’ne göre, hakkında soruşturma yürütülen bir kişiyi kamu otoriteleri “şüpheli” sıfatının ötesinde suçlamalarla kamuoyuna takdim edemez:

“Mahkeme kararlarında, resmi yazılarda veya kamu görevlilerinin ifadelerinde sarf edilen söz veya ifadeler nedeniyle kişiler hakkındaki masumiyet karinesinin ihlal edilmemesi için kullanılan ifadelerde seçilecek kelimelere azamî dikkat edilmesi gerekir.” (B.No: 2013/500)

Bu anlamda ‘lekelenmeme hakkı, masumiyet karinesinden daha geniştir.

Ama bırakın “azami dikkat”i, biz Büyükada gibi davalarda siyaseten neler söyledik, ama beratla sonuçlandı!

Şimdi seçimlerde rakip partileri yıpratmak için “hainler…” diye listeler yayımlanıyor; değil mahkeme kararı, soruşturma bile olmadan…

Bakın, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ne diyordu:

“Lekelenmeme ilkesi olmasaydı, ‘şu terör örgütüne iltisaklı, şu fiili yaptı, şu suçu işledi’ diye, şahsi husumetlerle, farklı saiklerle haksız isnatlara vatandaşlarımız muhatap kalacaktı… Amacımız suçla ve suçlulukla mücadele ederken, asla ve asla masum vatandaşları incitmemektir.” (7 Kasım 2018)

Sayın Bakan, “Lekelenmeme Hakkı Çalıştayı”ndaki bu konuşmasında, “iltisaklı” (bitişik, ilişkili) kavramının insanları mağdur etmek için hukuken yeterli olmadığını da açıkça söylemişti.

Vatan ve vatandaş

Halbuki ülkemizde ‘iltisaklı’ denilerek nice vatandaşımız çok büyük mağduriyetlere maruz kaldı. Darbe bastırılırken bunu anlamak mümkün ama zaman içinde soruşturma açılmayan veya yargılanıp beraat edenler işlerine dönmelidir.

Onlar da ‘vatandaş’ olduklarını hissetmelidirler.

Terörle mücadelenin de zorunlu stratejilerinden biri HDP’ye oy veren insanlarımızın kendilerini ‘bu ülkenin vatandaşı’ hissetmeleridir.

Siyasi kavgada rakipler elbette sert dille eleştirilebilir. Ama kendisi seçim için ittifak yapıp, CHP ile İYİ Parti de ittifak yapınca, Saadet Partisi de muhalif kanatta yer alınca, bunların yanına PKK’yı monte edip muhalefeti “hain, terör işbirlikçisi” gibi sözlerle suçlamak dünyaya nasıl bir Türkiye görüntüsü verir?

PKK’yı böyle büyük partilere bile nüfuz etmiş bir siyasi güçmüş gibi göstermek yanlış değil midir?

Aksine, HDP’nin oy tabanında ülkenin temel demokratik kurumlarına “aidiyet” duygusunu geliştirmeye çalışmalıyız.

Aidiyet duygusu, “millet” (ulus) bütünlüğünün duygularda gelişmesi için son derece gereklidir. “Hukuk devleti” ilkesi, ülke insanlarının kendini “vatandaş” ve o vatana “ait” hissetmeleri için birinci derecede önemlidir.

Yüce bir değer olan vatanseverliğin hukuk sahasındaki anlamı ve işlevi budur.

(KARAR)

Etiketler:
Share
644 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...