Son Dakika
Soğuk Savaş sürecinde 1946 yılı başlarında Pentagon tarafından, petrol kaynakları ve stratejik konumu nedeniyle, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’nun güvenliğinin, ABD’nin güvenliği açısından hayati öneme sahip olduğu açıklanmıştı. Ancak İngiltere ve ABD arasında yapılan anlaşmada Orta Doğu’nun İngiltere’nin “Sorumluluk alanı” olarak kalmasının daha uygun olacağı, güvenlik ve savunma konularında ise iki güç arasında yakın işbirliği içerisinde bulunulmasına karar verilmişti.
24 Şubat 1955 tarihinde Bağdat’ta ‘Bağdat Paktı’nın ilk tohumlarını atan Türkiye ve Irak krallığı arasında karşılıklı işbirliği antlaşması imzalanmıştı. Büyük bir tesadüf(!) olsa gerek Bağdat Paktı Konferansı’nın, İstanbul’da gerçekleşeceği günde 14 Temmuz 1958 tarihinde Irak’ta General Kasım’ın ordusu iktidarı ele geçirip monarşiyi devirmişti. Irak Kralı 2’nci Faysal ve kral ailesinin tüm yandaşlarıyla birlikte öldürülmesiyle ülkede bir dönem kapanmış Irak’ta cumhuriyet ilan edilmişti. Cumhuriyet ve demokrasi tarihimizin ilk askeri darbesi unvanına sahip 27 Mayıs 1960 tarihinde TSK içinde bir grup asker yönetime el koyarak seçilmiş siyasi iktidarı düşürdü. Yapılan hukuk dışı soruşturma ve yargılamalar neticesinde Başbakan Menderes, bakanlar Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan asılarak şehit edildi. Adnan Menderes’in darbeciler tarafından hedef alınmasının en önemli nedeni “Bağımsız Türkiye ideali doğrultusunda Irak ile yaptığı işbirliği anlaşması Bağdat Paktı ve Rusya ile yakınlaşmasıydı.” 27 Mayıs darbesinin arkasında NATO’nun beynini oluşturan İngiliz-Amerikan emperyalizmi bulunuyor. 27 Mayıs darbesinin üzerinden 59 yıl geçti. 27 Mayıs’ın gerçekleştirilmesinde, NATO Gladyosu olarak yetiştirilen cuntanın kontrgerilla subayları kullanılmıştı. 2017 yılı başlarında Amerikan yargısının bilgi edinme özgürlüğü çerçevesinde verdiği karar sonucu gizliliği kaldırılarak kamuoyuna açıklanması istenen toplam 800 bin dosyadan oluşan 13 milyon belge CIA tarafından zorunlu olarak kamuoyuna açıklanmıştı. Açıklanan CIA belgelerine göre CHP bizzat işin içindeydi. 27 Mayıs 1960’da bir avuç cuntacının CHP desteğinde gerçekleştirdiği algı operasyonları, asparagas haberler ve çeşitli psikolojik harekat yöntemleri ve söylemleriyle halk iktidara karşı kışkırtılıyordu. ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) 30 Mayıs 1960 yılında gönderdiği brifinginde yer alan bilgilerde, Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki bazı üst düzey yöneticilerin darbe sürecini bildikleri vurgulanıyordu. Dönemin CHP lideri İnönü’nün, Başbakan Adnan Menderes’i ‘Tahkikat Komisyonu’ kurması nedeniyle Meclis’te yaptığı konuşmada eleştiri sınırlarını aşarak “Eğer baskı rejimi kurarsanız ihtilal meşru bir hak olur. Bu yolda devam ederseniz sizi ben bile kurtaramam” şeklindeki tehditkar açıklamaları sanırım CHP’nin 27 Mayıs cuntasıyla olan ilişkilerini açık ediyordu.
Türkiye’de milli irade 31 Mart’ta tecelli edecek inşallah. Cumhur İttifakı’nın Ankara ve Yenikapı mitinglerine milyonları aşan katılımlar, Yenikapı ruhunun canlılığını gözler önüne sererken 31 Mart seçimlerinin Türkiye’nin bekası ile direkt ilişkili olduğunun açık bir şekilde millet tarafından benimsendiğini ortaya koyması açısından önemliydi. 31 Mart seçimlerinde Cumhur İttifakı üzerinden Başkan Erdoğan’ı hedefe alan İngiliz ve Amerikan Emperyalizmi en son olarak 15 Temmuz’da Türkiye’yi işgal ve iç savaş çıkarmaya yönelik kanlı kalkışmada ve finans saldırılarında başarılı olamayınca bu kez Yeni Zelanda’da Cuma namazında 51 Müslümanı katleden katliamcı caniye tüm dünya Müslümanlarını, Türkiye’yi ve Başkan Erdoğan’ı tehdit ettirme cüretinde bulunmuşlardı. Türkiye’den 16 bin 500 kilometre uzaklıkta olan bir ülkede gerçekleştirilen, terörü aşan bir katliam ile Müslümanlara savaş açan Neocon Siyonist Evanjelist küresel emperyalist azmettiriciler bu kez Golan Tepeleri provokasyonu ile kaos ve istikrarsızlık yaratmada sınır tanımadıklarını açık etmişlerdi. Trump bu yazıyı gündeme aldığımız saatlerde Netanyahu’nun da bulunduğu bir ortamda İsrail’in 1967 yılından bu yana işgal ettiği toprakların sahibi olduğunu belirten kararnameyi imzaladı. Nedense bu kararnamenin imzalandığı tarih ile Özel Savcı Müller’in Rusya ile casusluk soruşturmasında Trump’ı suçsuz bulmasının hemen hemen aynı tarihlere denk gelmesi tesadüf müydü acaba?
Yeni Zelanda katliamını Birleşik Krallık Kraliyet Komisyonu’nun araştıracağı açıklandı. Yetkililere göre Yeni Zelandalıları ve Müslüman toplulukları kederlendiren terör saldırısının nasıl gerçekleştiği konusunda haklı sorular karşısında kurulan Kraliyet Soruşturma Komisyonu saldırıyı önlemek için neler yapılabileceğini veya yapılması gerektiğini inceleyecekmiş!!! Bu katliamın terör saldırısı olduğunu bile açıklayamayan Birleşik Krallık Kraliçesi’ne bağlı bu komisyon neyi ortaya çıkaracak? Trump, Kaşıkçı cinayetini göz göre göre örtbas etti. Şimdi de Birleşik Krallık sınırları içinde gerçekleştirilen bu katliamı örtbas edecekler. Birleşik Krallığın sınırları içinde klasik terörü aşan devlet terörüne işaret eden bu katliamın Birleşik Krallık istihbarat veya derin yapılarının bilgisi ve işbirliği olmadan gerçekleştirilmesi neredeyse imkansızdır. Zira Birleşik Krallık veya İngiltere’nin istihbarat, İKK birimleri ile devlet içi ve dışı aktörleri, “terör örgütlerine sızma, casusluk, espiyonaj, kontrespiyonaj ve örtülü operasyonlar konularında” haklı bir şöhrete sahiptirler.
Katliamı Kraliçe’ye bağlı komisyonun araştırması bana göre açık bir itiraf niteliğindedir.
(YENİ ŞAFAK)
Etiketler: ABD » Bülent Orakoğlu » İngiltere » NATO » Orta Doğu » Soğuk Savaş » Yeni ZelandaYorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
02 Mart 2020 YAZARLAR
02 Mart 2020 YAZARLAR
04 Ocak 2020 YAZARLAR
03 Ocak 2020 YAZARLAR