logo

22 Şubat 2019

Hayrı da şerri de, hidayeti de dalaleti de Allah yaratır


Faruk Beşer
f.beser@gmail.com

Dedik ki, Allah’ı akılla bulabiliriz ama akılla bilemeyiz. Eğer Allah’ın keyfiyetini akılla anlamaya kalkışırsanız, aklı O’nun önüne geçirmiş olursunuz veya vahdeti vücuda ya da onun bir adım daha ilerisi olan Penteizme kayarsınız. Vahdeti vücud bir varlık felsefesi denemesi olabilir, aklıyla derin deryalara dalmaktan korkmayanlara bir haz ve entelektüel bir lezzet verebilir.

Böyle bir denize açılanların bir kısmı da sağ salim sahili selamete geri dönmeyi başarabilirler, ama tutkunları istedikleri kadar savunsunlar, bu hiçbir zaman İslam’ın saf, berrak ve anlaşılır Allah tasavvuruyla bağdaştırılabilecek bir düşünce değildir. Ne Resulüllah, ne de onu ihsan ile izleyenler bize böyle bir Allah’tan söz etmediler. Felsefe merakı olanlar bunu başka alanlarda harcayacaklarına bu alanda harcasınlar, zararı yok. Ama yaptıkları ne İslam akidesi, ne İslam kelamı, ne de İslam varlık düşüncesidir. Akılla çıkacakları ve sonu ne olacağı belli olmayan bir maceradan ibaret kalır. Bunu yapmasınlar demiyoruz. Zaten bazı müstesna zekâlar akılla mahmuzlandıktan sonra kolay kolay durulamazlar, bir maceraya girmek zorundadırlar, bari bunu yapsınlar. Ama hiç kimseyi, vahdeti vücudu anlamıyor da onun için ona karşı çıkıyor diye suçlamasınlar. Anlaşılmayan bir Allah telakkisi bizim akidemiz olamaz. Kendilerinin ne anladıklarını da sadece Allah bilir. Vahdeti vücud bir tasavvuf meselesi de değildir.

Bizim bildiğimiz Allah (cc), Halik’tir, her şeyin yaratıcısıdır. Demek ki her şey vardır. O her isminde ve sıfatında mutlak kemal sahibidir. Yani ilim, kudret, duyma görme, yaratma, ikram, ihsan gibi O’nun için düşünülebilecek bütün sıfatların en mütekâmil hali O’nundur. Şunu da bilebilir mi, şunu da yapabilir mi diye sormak O’nu bir eksik tanımanın sonucudur.

Bazılarının sandığı gibi Allah nur değildir. Çünkü nur da yaratılmıştır, o halde onu da Allah yaratmıştır. Günümüzün sapan ve saptıranlarından biri O’nu enerji olarak anlatıyor. Sanırım işte Panteizm de böyle bir şey.

Ve şu ilginç gerçeği bir kez daha yazayım: İslam dünyasında böyle sapık fikirleri dillendirenleri Batılılar çok seviyor, büyük paralarla destekliyor ve önünü açıyorlar. Böylece kendileri başaramadıkları ümmetin parçalanmasını onlar eliyle yapıyorlar.

Allah kalplerin gizlediklerini de açıkladıklarını da bilir. Geçmişimizi de geleceğimizi de bilir. ‘Ya’lemu ma-beyne eydihim ve ma-halfehüm’ün anlamı budur. Allah’ı doğru tanımak için biz her gün defalarca Ayetelkürsi ve İhlas suresi okuruz. Ama anlamını düşünmediğimiz için bunlar bize çok bir şey ifade etmez.

Allah zamandan ve mekândan münezzeh olduğu gibi, yaratılanlara benzemekten de münezzehtir. O hiçbir şeye benzemez. Bu sebeple O’nun için zikredilen semada olma, yed/el, vech/yüz, inme gibi sıfatların hiç biri bizim bildiğimiz sema, el yüz ve inme cinsinden olamaz. O’nun kendisi için kullandığı böyle sıfatları anlamada iki makul tavır vardır. Birincisi ve en sadesi; mademki Allah bunları kendisi için zikrediyor, ayrıca kendisinin hiçbir şeye benzemediğini de söylüyor, o halde bunların keyfiyetini biz bilemeyiz, bunlarla O neyi kast etmişse biz ona öylece inanırız ve ötesini aramayız. İkincisi, bunlarla bir teşbih/Allah’ı bir yaratılmışa benzetme ve tecsim/O’nu cisim gibi anlama durumuna düşenlere karşı, bunların bir kısmının mecaz olabileceğini söyleme, mesela yed’in kudret anlamına gelebileceğini, veçhin zat olduğunu söyleme gibi. İhtiyatlı olmak ve nihai tevili Allah’a havale etmek şartıyla Kelam âlimleri böyle bir mecazda da problem görmezler. Çünkü Onun bazı fiilleri hakikat anlamında alındığı takdirde O’nu teşbih ve tecsim durumuna düşülebilir. Bir yerde O semaya istiva etti, bir yerde Arşa istiva etti deniyorsa istivanın artık oturma, konuşlanma olarak hakikat anlamında olması düşünülemez.

Allah her şeyin yaratıcısı ise bu ‘her şey’de hayır da şer de, hidayet de dalalet de vardı. Bu noktada da hata yapanlar olabilir. Kötü bir şeyi, ya da yasakladığı dalaleti Allah nasıl yaratır derler. Oysa bu durum kulların iradeli fiilleriyle alakalı bir şeydir. Kul isteyerek yaptıklarında irade sahibidir, Allah ona dilediğini yapma özgürlüğü vermiştir, ama onu yaratıcı kılmamıştır, sonucu sanki ona son kararın mı diye sormuş gibi yaratan yine Allah’tır. Allah’tan başka yaratıcı olmadığına göre ve hidayet de dalalet de yaratılmış şeyler olduğuna göre zorunlu olarak onların yaratıcısı da Allah olmuş olur. Hayır da şer de böyledir. Mutezile bu konuda dengeyi tutturamamıştır. Birisini haksız yere silahla öldürmek şerdir. Ama öldürmeyi yaratan Allah’tır. Çünkü “O ölümü de hayatı da yaratandır”.

Semalarda ve yerde mülk onundur ifadesi, bizim bir nesneye sahip olmamız gibi basit bir malik olma anlamında değildir. Burada mülk otorite, egemenlik ve her bakımdan hâkimiyet demektir. Her şeyin her bakımdan hükmü, hâkimiyeti ve egemenliği Allah’a aittir. O her an her şeye müdahale eder, her oluş O’nunla gerçekleşir.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
523 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...