logo

08 Şubat 2019

O yazı nasıl doğmuştu?


Ahmet Taşgetiren
a.tasgetiren@gmail.com

O yazı, “Seni seviyoruz savunan adam” yazısıdır.

Merhum Erbakan Hoca’nın Anayasa Mahkemesindeki savunma görüntüsünün üzerine yazılmıştır. Bir kişi kutsaması değildir, bir kişinin şahsında davanın sembolleşmesine yönelik serenaddır.

28 Şubat günleridir.

Ben aslında Refah Partisi yerelde sorumluluk üstlenmeye başladığı dönemden beri bizim camiadaki siyasi yapıların değerlendirmesine yönelik yazılar yazarım. Bunların bir kısmı eleştiri içeriklidir ve o dönemde zaman zaman Refah tabanının tepkilerini de almıştır.

O dönemde mesela “Parti ve cemaat” başlıklı bir yazı yazdım. Milli Gazete’de, cemaat liderlerinin Erbakan Hoca’ya bağlılık bildirmesi istikametinde yazılar çıkıyor, bu bağlılığı bildirmeyenler de yeriliyordu.

Dedim ki: “Cemaatleri bir partinin uzantısı haline getirmek doğru değil. Cemaatler bir insan inşa zemini olarak kalsın, orada yüreği sağlam insanlar yetişsin, siyasete girecekse o insanlar girsin, siyasetin kalitesi yükselsin. Ama cemaatler insan inşası misyonundan uzaklaşmasın.”

Anlaşıldı mı? Sanmıyorum. Çünkü kısa günün kârı her şeyi araçsal hale getirmeyi gerektiriyordu.

Sonra gelen eleştirileri göğüslemek için “Destek ve murakabe” başlıklı bir yazı yazdım. Evet, bizim içimizden çıkan ve bizim değerlerimizin mücadelesini veren bir siyasi oluşum desteklenmeliydi, ama sadece destek yetmezdi, desteğin hemen yanında murakabenin de işlemesi gerekiyordu ve başka pek çok enstrüman yanında medya da, böyle bir murakabenin zemini olarak görülmeliydi.

Anlaşıldı mı? Bilmiyorum. Parti zeminleri desteği çok önemsiyor, murakabeye gelince çekinceler sıralıyordu.

O dönemde Altınoluk dergisi olarak da “Müslüman ve İktidar” konulu bir kapak dosyası yaptık, her türlü iktidarın bir imtihan alanı olduğunu, siyasi gücün de insan için imtihan niteliği taşıdığını belirttik.

Biliyorum, tüm bunları İslam adına soyut zeminde konuşmak kolaydır, ama imkânla, güçle buluştuktan sonra murakabeye açık olmak zordur. Güç ne kadar artarsa murakabeye tahammül de o ölçüde zorlaşır. “Gururlanma padişahım senden büyük Allah var” ikazını duymak için zamanı olur mu güç sahiplerinin, bilinmez.

Bunları niye yeniden hatırlama ihtiyacı hissettim?

Bu tarz eleştirel duruşlardan sonra geldi o yazı: “Seni Seviyoruz savunan adam!”

Şunu hatırlatayım: O dönemde Refah’ın yayın organı mahiyetindeki Milli Gazete çıkıyordu ve tabii olarak Refah’ı savunuyor, ona yönelik baskılara isyanı seslendiriyordu.

Peki böyle bir yazı Milli Gazete’de çıksaydı o heyecanı uyandırır mıydı?

Bunun hakkaniyetli cevabını o dönemi yaşayan Refah camiasındaki dostlara, Hoca’nın yanında yazı okunduğunda göz yaşlarını tutamayan insanlara bırakıyorum.

En azından şu söylenebilir sanıyorum: Zaman zaman eleştiren bir kalemden böyle bir yazının çıkmasının apayrı bir anlamı olmuştur. Kaldı ki, orada yer alan duyguların sahiciliğinin de bunda etkisi vardır. O yazı, bir mücadeleye sahiplenmenin ve Anayasa Mahkemesi huzurunda “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” suçlamasıyla yargılanmayı, mücadelenin bütün boyutlarıyla birlikte görmenin yazısıdır.

Ben o tepkiyi, 2008 yılında Ak Parti için yine Anayasa Mahkemesi’nde ve yine “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” suçlaması ile kapatma davası açıldığında da ortaya koydum.

Ak Parti’nin içerde meşruiyyet mücadelesi verdiği günlerde liberal camiadan, ya da Avrupa’dan, Amerika’dan gelen desteklerin, kendi camiamızdan gelen tabii desteklerden daha çok kıymet-i harbiye icra ettiğini görmezden gelebilir miyiz?

Parti ve cemaat. Murakabe ve destek… Eleştiriler ve tepkiler…

Ben “İstanbul’a ihanet ettiniz” diye yazsam biliyorum ki kıyamet kopar. Ama iyi ki, iktidar sahiplerinin içinde böyle özeleştirel bir damar yaşıyor. Ama bilinmeli ki o damar bazan refleksif olarak savunmacı duygular içine de girebilir. Onun için, bizim geleneğimizde bulunan “murakabe” işini yürütenleri “söyletmen urun!” tepkileri ile karşılamamak lazım. Garip dünya, bu tepkileri verenlerin bile bir gün ayağına basılabilir ve kendilerine yapılan haksızlığı dile getiren birilerini arayabilirler.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » »
Share
574 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...