Son Dakika
Muhalif okuyucularımızın yoğun baskısı altındayız..
Hangi aktüel yazıyı yazarsak yazalım..
İster 31 Mart seçimleri ile ilgili aday tanıtımlarını..
İster milliyetçi geçinenlerin, PKK uzantısı parti ile işbirliği yapan CHP’ye yanaşmasını yazalım..
Kendisine işkence yapanlara oy vereceğini açıklayan siyasileri yazalım..
Yazıyı, şöyle bir gözlemliyorlar..
Hemen altına, kendi kafalarındaki konuda yazı isteyerek yorumlarını yapıyorlar..
Her yazımızın altına internetten yapılan yorumlarda, “Patlıcandan bahset Ali Abi” diyorlar..
Başka da bir şey demiyorlar..
Fikri takipleri de, büyük övgüye mazhar olacak derecede..
Öyle bir defalığına, “Patlıcandan ne haber” diye hatırlatıp, peşini bırakmıyorlar..
“Biz buradayız. Takip ediyoruz.. Israrla cevabını bekliyoruz” diyorlar..
O zaman hazır hormonlu fiyatlarda birazcık inişe geçiş de yaşandığına göre..
Patlıcan-biber-domates mevzusuna girebiliriz..
Nereden başlayalım..
Mekteplere ilkokul olarak başlandığına göre..
Biz de..
İlkokul bilgileri ile başlayalım..
Bakın arkadaşlar..
“Patlıcan, bir sıcak iklim sebzesidir. Soğuğu sevmez!”
Var mı itiraz eden?
Olmamalı.. Olamaz..
Devam ediyorum..
“Biber, ılık ve sıcak mevsimde yetişir. Soğuklardan çok etkilenir..”
Var mı itiraz eden..
Olmamalı..
Domates ile devam ediyorum..
“Domates; ılık ve sıcak iklim ister. Soğuklardan çok zarar görür.”
Bu temel bilgilerden sonra..
“Patlıcan, biberden bahset” diyenlere daha başka bir şey demeye gerek var mı?
Yok ama..
Başladık bir defa.. Yarım kalmasın..
Arkadaşlar, hangi mevsimdeyiz?
Kışın ortasındayız değil mi?
Kışın sonu falan bile değil, tam ortasındayız..
Kışın tam ortasında, siz hangi kafayı yaşıyorsunuz?
“Patlıcansız bir Şubat ayı, düşünemiyorum” mu diyorsunuz?
Veya..
“Bibersiz Şubat ayı yaşanılmaz” mı diyorsunuz?
“Domatessiz asla Şubat ayı geçmez” iddiasında mısınız?
Bunların hepsi, sıcak ve ılıman iklim ister..
Biz ise..
Kışın ortasındayız..
Biraz rahat olun..
Canan Karatay’ı dinleyin..
Her meyveyi, sebzeyi mevsiminde tüketmeye çalışın..
Hormonlu, genetiğine müdahale edilmiş meyve sebzelerden aman ha aman, uzak durun.
En çok da sizler diyorsunuz ya..
“Her şeyin genetiği ile oynandı.. Meyve ve sebzelerimizden bir tat alamıyoruz” diye şikayet ediyorsunuz ya..
“Organik ürün de organik ürün” diyorsunuz ya..
“Tamamen doğal ortamda yetişen meyve sebzeleri” öneriyorsunuz ya..
Önerilerinize ihanet etmeyin..
Kendi tavsiyelerinizi çiğnemeyin..
Seralara dalmayın..
Doğal olarak, toprakta yetişenlere yönelin..
Doğal şartlarda yetişen meyve ve sebzelere öncelik verin..
Böyle olunca ne olacak?
Geniş topraklarda, kendi mevsiminde yetişen ürünlerde rekabet olduğu için fiyatlar normalleşecek..
Ama..
Seralarda..
Bir avuç kaymak tabaka için üretilen, mevsimi olmayan ürünlere talip olup, fiyatlarını zirve yaptırtmayın..
Bırakın..
Kaymak tabaka, kendi arasında rekabeti kızıştırsın..
Fiyatları yükseltsin..
Bir de..
Anaları, babaları hayatında kış mevsimi patlıcan yemeyen dar gelirliler olarak..
Ortalığı velveleye vermeyin..
Haa..
Çok çok ısrarcı iseniz..
Hükümet size de bir kolaylık yaptı..
Bazı ataklarla..
Kimi ürünlerde rekabeti daraltmak için marketleri satıştan çekerek..
Kimi ürünlerde ithalata giderek..
Fiyatları indirtti..
15 TL’lere çıkan ürünler, şimdi aniden % 40 fiyat düşüklüğü yaşamaya başladı..
Ama eminim, bu sefer de aynı kesim, bir başka moda geçip, yine itiraz edecekler: “Üreticiler zarar etti.”
E bir karar verin kardeşim..
Tüketcileri, dört mevsim, her meyve sebzeyi yemelerini istiyorsanız..
Hükümette çaresi var..
Gerekirse ithalat ile, sorunu çözüyor..
İthalat olduğunda, hemen “üreticiler zarar ediyor”a evrilmeyin..
•
Niçin yapılanları savunuyorum?
Çünkü doğru şeyler yapılmak istenildiğine güveniyorum..
Son altı ay içinde yaşanılanlarda, kimlerin kimlerle işbirliğine girdiğinin bizzat şahidiyiz..
Ekmeğe zam yaptırtmak için..
Kimlerin kimlerle kol kola girdiklerini gördük..
Fırıncılar odası başkanının, “15 gün içinde ekmek 1,5 TL olmazsa, patır patır iflaslar başlayacak.. 15 gün içinde 1,5 TL yapmazsanız, bir ay sonra 2 TL yapmak zorunda kalacaksınız.. Çünkü fırınların büyük kısmı kapanmış olacak. Az sayıdaki fırınlar da, ekmeği 2 TL’den satacak. ‘İstersen alma’ diyecek” propagandalarını dinledik..
Ne oldu?
Bu söylemin dillendirildiği tarih, Eylül 2018 idi..
Ekim oldu.. Kasım oldu.. Aralık oldu..
Halk ekmek fiyatları bir kenara..
Orda çok daha ucuza satılıyor ama..
Fırıncılar odası başkanının istediği oldu mu?
Aralık sonuna kadar, ekmeğe zam yapıldı mı?
Hayır yapılmadı..
Fırınlar patır patır kapandı mı?
İflaslar yaşandı mı?
Hayır..
“1,5 TL’ye çıkarmayalım derken, 2 TL’den ekmek almaya başladık mı?”
Hayır..
O halde?
Biz bu istemezükçülerin, riyakarların, ahlaksızların propagandalarına niye inanalım ki?
Ekmekte ne yalan uydurdu iseler..
Patlıcanda da aynısını yapıyorlar..
Göreceğiz, iki ay sonra, patlıcan ne olacak..
Ömrümüz var ise..
(YENİ AKİT)
Etiketler: Ali İhsan Karahasanoğlu » biber » Canan Karatay » CHP » domates » Fırıncılar odası » Hormonlu » milliyetçi » patlıcan » PKK » Seralar » TüketcilerYorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
02 Mart 2020 YAZARLAR
02 Mart 2020 YAZARLAR
04 Ocak 2020 YAZARLAR
03 Ocak 2020 YAZARLAR