logo

Değişim ve Muhafazakârlık


Mustafa Çağrıcı
m.cagrici@gmail.com

Rabbimiz ‘Muhavvilü’l-ahvâl’dir, ‘halleri değiştiren’dir; değişim âdetullah’tandır; değişim değişmeyen gerçektir. Bilimsel keşiflerin yoğunlaşmaya başladığı yaklaşık üç asır öncesine kadar değişim süreci yavaş ilerlediği için bireylerin ve toplulukların hayatları, kültürleri; düşünme, inanma ve davranış biçimleri üzerindeki etkisi hissedilmiyordu. Ama felsefî gelişmeler, bilimsel keşif ve icatlarla bunların sağladığı imkânlar sayesinde dünya eski durağanlıktan hızlı bir değişim çağına girdi. Bu süreçte toplumlar kabaca iki gruba ayrıldı: Bir grup değişimin farkında olup, onu kendi yararlarına uygun şekilde yönetiyorlar. Başka bir grupsa değişimin gidişatında etkili olmayıp, diğerlerinin amaçları için kullanabilecekleri nesne durumundadır. Dünyada her alanda yapılan istatistikler bunu gösteriyor.

Çağdaş Fransız düşünür Alain Touraine Birlikte Yaşayabilecek miyiz? başlıklı kitabını şöyle bitirir: “19. yüzyılın ortalarında Avrupalı düşünürler ve siyasiler artık Fransız Devriminin sonuçlarını değil, sanayi toplumunun ve bu toplumdaki çatışmaların doğuşuna hazırlanmaları gerektiğini anlamak için nasıl büyük bir çaba göstermek zorunda kaldıysalar, bizler de bugün, eğer değişmekte olan bir dünyanın aktörleri olmak istiyorsak, güç bir değişimi tamamlamak zorundayız.”

Bazılarının hoşuna gitmese de şunu söyleyeyim ki, “Avrupalı düşünürler ve siyasiler” eğer büyük bir aptallık yapıp değişim sistematiklerini bozmaz, hatalarını da azaltırlarsa, Touraine’in dediği gibi “dünyanın aktörleri” olarak “değişimi tamamlayacak” ve değişimin başka bir evresine geçeceklerdir.

***

Değişime karşı durmanın adı ‘muhafazakârlık’tır. Esasında kültürel kimliklerin en önemli kaynaklarından birinin gelenek (buna dinî gelenekler de dahil) olduğu malumdur. Fakat “geleneğin sorgusuz sualsiz kutsal alan kabul edilip korunması” anlamındaki muhafazakârlık, değişim olgusunu durduramasa da yönünü saptıran yıkıcı bir direniştir. Böylesi bir muhafazakârlık, modern çağda, bilimsel ve ekonomik gelişmeden tutunuz da adalet, insanın saygınlığı ve hakları, canlı-cansız tabiatın korunması gibi ahlâkî ve hukuki konulara kadar her alanda çağın dışına düşmenin en önemli sebebidir. Onun için gelenekle uyuşmaz gördükleri açılımları boğma yönünde kararlı duranların, bu tavrın İslâm toplumlarına nelere mal olduğunu görmeleri için birkaç dakikalığına düşünmeleri bile yeterlidir.

Bunları konuşup yazanlara, “Bir asırdır ülkeyi laik zihniyet yönetiyor da ne oldu!” tarzında itirazlar oluyor. İki şey söyleyeyim:

1. Muhafazakârlık dinî alanla sınırlı değildir. Bugünlerde hem dinî hem din dışı alanda yapılan tartışmalardan bunu rahatlıkla anlarsınız. Yanmaz kefen pazarlama gibi saçmalıkların arkasında ne kadar “kutsal” gelenekçilik ve muhafazakârlık varsa, birkaç liralık bir kitabın birkaç bin liraya kapışılması olayı gibi gerçekliklerin arkasında da bilinç düzeyi sıfır seviyesinde bir muhafazakâr zihin vardır. Ve dikkatle bakarsanız, bütün Müslüman toplumların yaşadığı sorunların altında, bu çağın insanı için değerini yetirmiş olan sözde “dinî” ve “laik” türleriyle bu muhafazakârlığı görürsünüz. Bu muhafazakârlıkla bu çağıntoplumları olmamız -zor değil- imkânsızdır.

2. Yukarıdaki itiraza ikinci cevabım şudur: Eğer toplumumuz diğer Müslüman toplumlardan bir adım öndeyse, bunun sebebi, Tanzimat sonrasında -kusurlarına rağmen- kısa süreliğine de olsa bir değişim iradesi göstermiş ve bu yönde bazı işler yapmış olmamızdır.

Şundan kuşku duymuyorum: Osmanlı’nın son asrındaki bilinç, akıllı ve gerçekçi bir değişim çizgisinde devam etseydi bugün sadece ülkemiz değil, bütün Müslüman toplumlar dinî, bilimsel, toplumsal, siyasal… alanlarda bugünkünden daha ileri bir düzeyde olurlardı. Türkiye 2000’lerin başında bu yönde bir hamle yapmış ve dünyada izlenir olmuştu. Hala bunu başarabilecek imkânlara sahibiz; yeter ki hep birlikte değişime inanalım ve bunun bilgisel ve ahlâkî şartlarına uyalım.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » »
Share
523 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...