logo

28 Aralık 2018

Gülümsemeye iki yıl hapis


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Mısır’da mahkeme geçtiğimiz Çarşamba günü yani 26 Aralık tarihinde verdiği kararla Müslüman Kardeşler’in ileri gelenlerinden Muhammed Biltaci’yi mahkemede duruşma esnasında gülümsediği gerekçesiyle iki yıl hapis cezasına mahkum etti. Böylesine saçma ve gülünç bir kararı duyunca insan Mısır’daki cunta yönetimi tarafından kumanda edilen yargının içine düştüğü duruma kahkahayla gülme ihtiyacı duyuyor. Biltaci da belki yeni bir mahkumiyete maruz kalmamak için bu karara gülmekten kendini zor alıkoymuştur.

Verilen haberlere göre Kahire Ceza Mahkemesi, “hapishaneler baskını davası” diye isimlendirilen davayla ilgili duruşmada Biltaci’nin görgü tanıklarının dinlenmesi esnasında gülerek yargıyı hafife aldığı, aşağıladığı iddiasında bulunarak ona iki yıl hapis cezası verdi. Böyle saçma bir karar veren yargı mekanizmasının aslında kendi durumuna ağlaması gerekir. Ama onun buna da yetkisi yok.

Mısır’da totaliter baskıcı rejimi istemeyen halkın kazandığı zaferi ve siyasi özgürlüğü geri almak için başvurulan muhtelif oyunlardan sonra gerçekleştirilen darbenin dayattığı sistemin kabul ettirilmesi için halka karşı yürütülen savaşta değişik alanlarda saldırı cepheleri açıldı. Göstermelik yargı mekanizması da bu cephelerden biridir. Bu savaşta hukukun işlemediğini bütün insanlık görüyor.

Mısır’daki mahkemelerin verdiği cezaların hukuki bir yönünden söz etmek mümkün değildir. Kuvvetli ihtimalle cezalandırmalar cuntanın uzaktan kumanda merkezleri tarafından yapılmış ve işleme bir yargı kılıfı geçirilmek amacıyla duyurulması işlemi mahkemelere bırakılmıştır. Yani mahkemeler sadece kamuoyuna duyurma, ilan işlemini gerçekleştirmektedir. Ondan dolayı herhangi bir soruşturma, sorgulama, şüpheli görülenlere kendilerini savunma hakkı tanıma gibi yargının işlemesi için zorunlu işlemlere başvurma ihtiyacı çoğu zaman duyulmamaktadır. Bu işlemlere başvurulduğu zaman da sonuç değişmiyor. Çünkü yargı organlarına verilen görev yargılama değil önceden verilmiş cezaları, mahkûm edilmiş olanlara ve genelde kamuoyuna duyurmaktır. Bu işlemin yapılması için de bazı toplu mahkumiyetlerde on – on beş dakikalık süre içinde ortam hazırlığı yapmayı yeterli bulmuşlardır.

Bu yönüyle mahkeme çatısı altında duyurulan toplu idam kararlarının Rabiatu’l-Adeviyye Meydanı’nda veya başka yerlerde herhangi bir mahkeme kararına ihtiyaç duyulmadan gerçekleştirilen katliamlardan farkı yoktur. Kararlar aynı merkezden yönlendirilmektedir ve hepsinde de güdülen amaç aynıdır.

Hepsinde de ortak amaç, gayri meşru yollarla siyasi iktidarı gasp eden cuntayı kabullenmeye toplumu zorlamak, buna razı olmayan direnişçileri sindirmek ve böylece yıllarca insanların sırtında boza pişiren, onların kanlarını emen dikta rejiminin yeniden oturmasını sağlamaktır.

Cuntanın uzaktan kumanda ettiği yargı mekanizmasının bu derece gülünç kararlar vermesi aslında Mısır’da uygulamadaki yasaların hiçbir anlamının olmadığını gözler önüne sermektedir.

Cunta lideri bütün ülke halkıyla alay eden, onu hafife alan, aşağılayan bir üslupla açıklamalar yapabilmektedir. Son derece saçma iddialara binaen mahkeme önüne çıkarılan sanık ise yargının içine düştüğü durum karşısında kendini tutamayıp gülümseyince yargıyla alay ettiği iddiasıyla iki yıl hapis cezasına mahkum edilmektedir. Gerçekte yargı böyle bir karar vermekle kendini daha gülünç duruma düşürmekte, bütün insanlık önünde maskara etmektedir. Dün Muhammed Biltaci Mısır yargısının içine düştüğü duruma gülümsemişti. Sanıyoruz bu gülümsemeye iki yıl hapis cezası verilmesini duyan herkes Mısır yargısının durumunun kahkahayla gülünecek bir basitlik olduğuna kanaat etmiştir.

(YENİ AKİT)

Etiketler: » » » » » » »
Share
605 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...