logo

21 Aralık 2018

Yeni Akiflerle Nazımları kim özendirecek?


Akif Beki
a.beki@gmail.com

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kültür Sanat Büyük Ödülleri töreninde çıtayı koydu; Türkiye’nin yeni Mehmet Akifler, Nazım Hikmetler, Necip Fazıllar, Kemal Tahirler çıkarmaya ihtiyacı var.

Anlıyoruz ki ekmek, su kadar şiddetli bir ihtiyaç hem de. Suyunu çektiğine, o toprağın kuruduğuna, çoraklaşmaya yüz tuttuğuna vurgu yapılıyor konuşmada.

Anılanlarla da sınırlı değil nesli tükeneyazanlar listesi. Örnek isimlerden birkaçını sıraladı Cumhurbaşkanı, uzatmak mümkün.

Namık Kemaller, Refik Halid Karaylar, Süleyman Nazifler, Halide Edipler gibi yerli düşünce hayatımızın ne burçları, milli edebiyatımızın ne kutup yıldızları var daha.

Sorun şu ki, Cumhurbaşkanı’nın tam isabetle tespit ettiği üzere kültür ve sanat, tabiatı gereği özgür ve sivil bir üretkenlik alanıdır.

Özgürlük ve sivillik şartları sağlanmadan, sert iklim ılımanlaştırılmadan kültür ve sanatta gelişme, sıçrama, verimlilik beklenebilir mi?

Yeni Akifler, Nazımlar hangi ortamda olsa yetişir. Elverişsizliğe rağmen, taşa da ekilse bu kabiliyet yeşerir yeşereceği varsa…

Fakat madem yokluğu çekiliyor, kıtlığından yakınılıyor, böyle bir hedef konuyor önümüze…Eskikliği hissedilenlerin serpileceği vasatı ülke bugün oluşturuyor mu, oluşturmuyor mu, ona bakalım.

Erdoğan’ın deyişiyle fikir önderleri, vesayet kabul etmeyecek karakterdedir.

Bu karakterleri yüzünden de hepsine zamanında ağır bedeller ödetilmiştir.

Öldükten sonra bugün adları devlet katında onurlandırılan, topluma örnek gösterilen isimlerin çoğu yaşarken devletin hışmına, gazabına uğramıştır.

Çünkü düzenle ters düşmüş, çünkü iradeleri ve akılları üzerinde kurulmak istenen patronajlarla vesayetleri kabul etmemiş, çünkü itiraz hakkından taviz vermemiş, çünkü özgürlükleri için yerleşik nizamın yasak ve sansürleriyle kavgadan kaçınmamışlardır.

Devrin muktedirleri de hayatı onlara zehir etmekten, dünyayı dar etmekten, yedikleri iki lokma ekmeği burunlarından getirmekten geri durmamıştır.

Kah hapishanelerde çürütülmekle, kah sürgünlerde süründürülmekle geçmiştir; zindana çevrilmiş, karartılmıştır hayatları.

Ömür törpüsü mücadelelerle yontulmuştur bugün iftiharla diktiğimiz o heykeller, sembolleştirdiğimiz o isimler…

O vatan şairi, bu hürriyet şairi, şu istiklal şairi denmemiştir. Düzene kafa mı tutuyorsun, rejime baş mı kaldırıyorsun, yoksa devlete karşı mı geliyorsun sen diye, tek tek hainler kervanına atılmıştır hepsi.

Söz hakkına sahip çıkmak her devirde suç, bedeli her daim kahredilmek olmuştur yani.

Çıkacağı varsa yeni Akifler, Nazımlar, Kemaller, Edipler çıkar zaten, müsaadeye tabi değil. İzin verilmese de, hayat hakkı tanınmasa da çıkarlar.

Mesele, çıkmaları kolaylaştırılıyor mu, zorlaştırılıyor mu?…

Mesele, önleri özgürlüklerle açılıyor, teşvik mi ediliyorlar? Yasaklarla başları eziliyor, örseleniyorlar mı?…

Yaşarken nasıl yaşatılacakları, böyle gelmiş böyle mi gideceği, bugünün dünden farkının ne olacağı, bu makus talihin değişip değişmeyeceği yani mesele.

Eskileri sürüm sürüm süründürüldü. Mesele, iklimin yenilerine de ‘gölge etme başka ihsan etmez’ dedirtip dedirtmeyceği.

Cumhurbaşkanı istikameti verdi, iklimlendirmeden sorumlu iktidar muhafızlarına duyurulur.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » »
Share
406 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...