logo

24 Şubat 2019

31 Mart’ı en çok ciddiye alan…


Ahmet Taşgetiren
a.tasgetiren@gmail.com

31 Mart’ı en çok ciddiye alan siyasetçi kim?” diye sorulsa cevabının Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu söylemeyecek kişi bulmak zor. Meydandaki her şey bunu gösteriyor.

Kampanyayı en önce o başlattı.

Her gün bir kaç ilde, ilçede meydanlara o çıkıyor.

Ankara İstanbul gibi mega kentlerde ilçe ilçe o dolaşıyor.

Her meydanda, sanki kürsüye ilk çıkıyormuş gibi vurgulu, heyecanlı konuşan o.

Seçimi “Beka meselesi” haline getirmek ve herkesi ülke için hayat – memat meselesi gibi bir tercihle karşı karşıya bırakmak için çaba sarfeden o.Muhalefeti, terörle, emperyalist güçlerle ilişkili, adeta ülke için bir düşman kamp gibi göstermeye çalışan o.

İlginçtir, Cumhur İttifakı’nın diğer ortağı olarak Bahçeli’nin sessizliği karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çalışmaları 31 Mart’a verilen önem açısından daha fazla dikkat çekiyor. Oysa 31 Mart’ı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini beka meselesi olarak ilk gündeme getiren kişi Bahçeli idi. Meydanlara yansıyan görüntüye bakıldığında Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Bahçeli’nin coşku farkı açıkça görülüyor.

Bir de muhalefete baktığımızda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 31 Mart duyarlılığı daha da bariz hale geliyor. Sanırsınız ki “Erdoğan karşıtlığı” ve “Sisteme itiraz” noktasında muhalefet de 31 Mart’ı beka meselesi olarak görüp ona göre bir çıkış yapacak. “Totaliter yapı”, “tek adam sistemi”, “ekonomik kriz”, “Adaletsizlik” şu bu…… Eee, ne yapıyorsunuz? Hiç. Daha iç kavgaları bitirip de meydana çıkamamış olan bir muhalefetten söz ediyoruz. Öyle ki muhalif medya bile, muhalefetin yaşadığı fecaati gündem yapıyor.

Peki böylesine dağınık bir muhalefete rağmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimlere bu kadar asılmasının sebebi ne olabilir?

İzmir hadi diyelim kendine özgü bir şehir ve orada CHP favori.

İstanbul ve Ankara gibi, kaybı sembolik nitelik taşıyacak şehirlerde Ak Parti’nin (MHP’nin desteğine rağmen) kaybetmesi, CHP’nin ya da içinde yer aldığı blokun kazanması ihtimali var mı ki…..

Ya da ülke çapında ciddi oy düşüşü ihtimali var mı ki…..

Şu veya bu şekilde medyaya yansıyan veya bizzat Cumhurbaşkanı’nın ve Ak Parti yönetiminin önüne gelen kamuoyu yoklamalarının çok tatmin edici olmadığına dair bilgiler var.

Yani göstergeler rahatlatmıyor.

Burada üzerinde düşünülmesi gereken konu şu:

-Muhalefet umut vermiyor, darmadağınık, partiler kendi içlerinde bile sancılı, ittifakın ne getireceği – ne götüreceği bilinmiyor….

Ama iktidar da insanların muhalefete bakıp kendisine yöneleceğinden kuşkulu, aksine kendisine mesafe konacağından endişeli.

Bunun anlamı şu: Toplumda iktidara yönelik bir sorgulama var. Bir kısmı bunu bir gerekçeyle tolere ediyor, bir kısmı etmiyor, bir kısmı da çok daha keskin biçimde iktidardan kurtulmayı istiyor.

“Tolere” ediş, daha çok iktidarın toplumsal tabanı diye niteleyebileceğimiz kesimlerde gerçekleşiyor ve çoğunlukla “Bunlar giderse kim gelecek?” gerekçesine bağlanıyor. “CHP gelecekse…” bu yaklaşımın endişe alanı. Aynı zeminde bir kısım insanın yanlışları tolere etme noktasından geçip “Bir ders verilmeli”ye geldiği de görülüyor.

İktidara yakın ama muhafazakar niteliği öne çıkan kimi medya organı ya da köşelerdeki sorgulama sıklaşıyor ve bunlar, sosyal medya kanalıyla yoğun biçimde tedavül ediyor.

Bir önemli konu, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından gündeme getirilip büyük şehirler dahil pek çok belediye başkanının görevine son verme gerekçesi olan “Metal yorgunluğu” hadisesinin çok daha yaygın bir siyaset hali olduğu düşüncesi…

Belli ki bunlar Tepe’de okunuyor ve bundan kaygı, kaygıdan da, o yoğun seçim kampanyası doğuyor.

Bu noktada soru şu:

Bu kampanya, bir, bu alandaki sarsıntıya çare olur mu, iki seçim meselesi arzulanan şekilde halledilse bile, sosyal zemindeki probleme daha tedavi edici bir yaklaşım gerekmez mi?

Yazıyı Mehmet Barlas’ın dünkü Sabah’taki yazısının birinci sayfa spotu ile bitireyim:

“SİYASETİ bir gerginlik ve kavga mesleğine dönüştürdük. Öyle bir gerginlik ki bu, hiçbir konuda asgari müşterekleri bulmak mümkün değil.”

Siyasetin dilini “tanzim” için de Yukardan bir irade ortaya konsa…

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » »
Share
668 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...